PROTEİNLER 3 Flashcards
AMİNO ASİTLERİN KARBON İSKELETLERİNİN KATABOLİZMASI
Proteinlerde bulunan 20 amino asidin katabolizması alfa amino grupları uzaklaştırıldıktan sonra kalan karbon iskeletinin yıkılmasını içerir.
Karbon iskeletinin yıkılması ile toplam yedi ürün oluşur: okzaloasetat, alfa-ketoglutarat, pirüvat, fumarat, aseti KoA, asetoasetil-KoA, süksinil-KoA
Amino asitler metabolik son ürünlerinin niteliğine göre glukojenik ve ketojenik olarak sınıflandırılabilirler.
KETOJENİK AMİNO ASİTLER
Katabolizması sonucu asetoasetat veya prekürsörleri olan asetil-KoA veya asetoasetil-KoA oluşan amino asitler ketojenik olarak adlandırılırlar.
Lösin ve lizin, proteinlerde bulunan ve saf ketojenik olan amino asitlerdir.
GLİKOJENİK AMİNO ASİTLER
Glukojenik amino asitler pirüvat veya sitrik asit döngüsünün bir başka metabolitine dönüşürler.
Bu metabolitler glukoneogenez için substrattır.
Ayrıca karaciğer ve kaslarda glikojen oluşumuna yol açabilirler.
HEM KETOJENİK HEM DE GLUKOJENİK AMİNO ASİTLER
Fenilalanin, trozin, triptofan ve izolösin; hem glukojenik hem ketojenik amino asitlerdir.
Bu amino asitler yıkılınca hem asetil KoA veya asetoasetil KoA hem de okzaloasetat, alfa- ketoglutarat, piruvat, fumarat, süksinil KoA oluşabilir.
DALLI ZİNCİRLİ AMİNO ASİTLERİN KATABOLİZMASI
İzolösin, lösin ve valin dallı zincirli amino asitler olup, esansiyeldir.
Diğer amino asitlerin tersine bunlar karaciğer yerine periferik dokular (özellikle kas dokusu) tarafından metabolize edilirler. Bu üç amino asit benzer katabolik yıkım yollarına sahiptirler.
DALLI ZİNCİRLİ AMİNO ASİTLERİN KATABOLİZMASI - TRANSAMİNASYON
Bu üç amino asidin amino grupları tek bir enzim tarafından uzaklaştırılır; dallı zincirli amino asit aminotransferaz
DALLI ZİNCİRLİ AMİNO ASİTLERİN KATABOLİZMASI - OKSİDATİF DEKARBOKSİLASYON
Lösin, valin ve izolösinden türeyen alfa keto asitlerin karboksil gruplarının uzaklaştıılması yine tek bir enzim kompleksi katalizlenir; dallı zincirli alfa-keto asit dehidrojenaz kompleksi.
Bu enzimin koenzimlerinden biri tiyamin pirofosfattır.
Bu reaksiyon, pirüvatın asetil-KoA’ya çevrilmesi ve alfa ketoglutaratın süksinil-KoA’ya oksidasyonu reaksiyonlarının analoğudur.
Dallı zincirli alfa keto asit dehidrojenazdaki kalıtsal bir eksiklik, idrarda dallı zincirli keto asit substratlarının birikimine yol açar. İdrardaki koku nedeniyle bu hastalığa akçaağaç şurup hastalığı denir.
DALLI ZİNCİRLİ AMİNO ASİTLERİN KATABOLİZMASI - DEHİDROJENASYON
Yukarıdaki reaksiyonda oluşan açil-KoA ürünlerinin oksidasyonu, alfa-beta doymamış açil-KoA türevlerini oluşturur.
DALLI ZİNCİRLİ AMİNO ASİTLERİN KATABOLİZMASI - SON ÜRÜNLER
İzolösinin katabolizması sonucu asetil-KoA ve süksinil-KoA oluşur, bu nedenle bu amino asit ketojenik ve glukojeniktir.
Valin süksinil-KoA oluşturur ve glukojeniktir.
Lösin asetoasetat ve asetil-KoA’ya hidroliz olur ve saf ketojeniktir.
ESANSİYEL OLMAYAN AMİNO ASİTLERİN SENTEZİ
Esansiyel olmayan amino asitler metabolizmanın ara metabolitlerinden veya sistein ve tirozinde olduğu gibi esansiyel amino asitlerden yeterli miktarda sentezlenebilir.
pirüvat –> alanin
okzaloasetat –> aspartat –> asparajin
3-fosfogliserat –> serin –> glisin
3-fosfogliserat –> serin (+metiyonin) –> sistein
alfa ketoglutarat –> glutamat –> glutamin
alfa ketoglutarat –> glutamat –> prolin
alfa ketoglutarat –> glutamat –> arjinin
üre siklusu –> arjinin
fenilalanin –> tirozin
ESANSİYEL OLMAYAN AMİNO ASİTLERİN SENTEZİ - ALFA KETO ASİTLERDEN SENTEZ
Alanin, aspartat ve glutamat, bir amino grubunun alfa keto asitleri olan pirüvat, okzaloasetat ve alfa ketoglutarata aktarımı ile sentezlenir.
Glutamat aynı zamanda oksidatif deaminasyonun tersine işlemesi ile glutamat dehidrojenaz enziminin katalizi ile de sentezlenebilir.
ESANSİYEL OLMAYAN AMİNO ASİTLERİN SENTEZİ - AMİDASYON YOLUYLA SENTEZ
Glutamin: Bu amino asit gama karboksil kısmında amonyakla bir amit bağı içerir ve glutamin sentetaz katalizi ile glutamattan oluşur. Reaksiyon ATP’nin hidrolizi ile yürür.
Asparajin: Bu amino asit beta karboksilde bir amit bağı içerir ve glutamini amit vericisi olarak kullanan asparajin sentetaz katalizi ile aspartatdan oluşur. Reaksiyon ATP gerektirir.
ESANSİYEL OLMAYAN AMİNO ASİTLERİN SENTEZİ - SERİN, GLİSİN VE SİSTEİN
Serin, glikolizin bir ara ürünü olan 3-fosfogliserattan oluşabilir.
Serin aynı zamanda glisine bir hidroksimetil grubunun transferiyle de oluşabilir.
Glisin, bir hidroksimetil grubunun uzaklaştırılmasıyla serinden sentezlenir.
Sistein birbirini takip eden iki reaksiyonla oluşur. İlk reaksiyonda homosistein serinle birleşerek sistatiyonin oluşur ve daha sonra sistatiyonin alfa ketobütirat ve sisteine hidroliz olur.
Metiyonin esansiyel bir amino asit olduğu için sistein sentezi yalnızca besinlerle metiyonin alımının yetersiz olduğu durumlarda aksar.
ESANSİYEL OLMAYAN AMİNO ASİTLERİN SENTEZİ - TİROZİN
Tirozin fenilalaninden fenilalanin hidroksilaz katalizi ile oluşur.
Reaksiyon moleküler oksijen ve vücutta sentezlenebilen bir koenzim olan tetra hidro biyopterine ihtiyaç duyar.
Tirozin de sistein gibi esansiyel bir amino asitten oluşur, bu yüzden diyetle yeterli miktarda fenilalanin alındığı zaman tirozin esansiyel değildir.
Fenilalanin hidroksilaz enzimindeki genetik bir defekt fenilketonüri hastalığına sebep olur
AMİNO ASİT METABOLİZMASINDAKİ METABOLİK BOZUKLUKLAR
Yenidoğanın metabolik hastalıkların araştırılmasında kullanılan başlıca yöntem; Tandem Mass Spektrometridir.
AMİNO ASİT METABOLİZMASINDAKİ METABOLİK BOZUKLUKLAR - HİPER FENİL ALANİNEMİLER
Fenilketonüri (FKU) : Fenilalanin hidroksilaz eksiktir. - Amino asit metabolizması ile ilgili en sık rastlanan bozukluktur. - Hiperfenilalaninemiler aynı zamanda koenzim olan tetrahidrobiyopterinin (BH4) sentez veya indirgenmesini sağlayan enzimlerle ilgili bir bozukluk olduğunda da görülebilir.
Fenilalanin dokularda, plazmada ve idrarda yüksek miktarda bulunur.
Fenilalanin hidroksilazın normal fonksiyon gösterdiği durumlarda önemli miktarda üretilmeyen fenilpirüvat (diğer fenilketon cisimlerinin de öncüsüdür), fenillaktat, fenilasetat ve fenilasetilglutamin konsantrasyonları da artmıştır
Fenilasetat ter ve idrarın karakteristik kokusunu verir.
Ter ve idrarda fare idrarı (veya küf) kokusu oluşur
PKU yenidoğanların taranmasıyla saptanir.
Bu amaçla bakteriyel bir test olan Guthrie testi kullanılır.
Kesin tanıda kan fenilalanin düzeyinin yüksekliği önemlidir.
Ayrıca fenilalanin hidroksilaz enzimi tayin edilir.
Yine fenilalanin/ tirozin oranının 2,5’tan fazla olması tanı koydurucudur.
FKU’lu hastalarda tirozin fenilalaninden sentezlenmediği için esansiyel kabul edilir ve mutlaka diyette bulunmalıdır.
AMİNO ASİT METABOLİZMASINDAKİ METABOLİK BOZUKLUKLAR - TİROZİN METABOLİZMA BOZUKLUKLARI
Tirozin; Dopamin - Norepinefrin - Epinefrin - Melanin ve Tiroksinin prekürsörüdür.
Endojen olarak fenilalaninden sentez edilir : Herediter tirozinemi - Tirozinemi tip-2 - Alkaptonüri - Albinizm
ALKAPTONÜRİ
Tirozin katabolizmasında fonksiyon gören homojentizik asit oksidaz eksikliği sonucu oluşur.
İdrarla homojentisik asit itrahı, dokularda homojentizik asit ve onun oksidasyon ürünlerinin birikmesi ile karakterizedir.
İdrar beklemekle koyulaşır.
Kundak bezi yıkanmadan beklerse siyahlaşır.
Yıkamakla çıkmaz.
Siyahlaşma, homojentizik asidin oksidasyon ve polimerizasyonuna bağlıdır.
Bu olay, alkali pH’da kolaylaşır.
Asit idrarda görülmez.
Bu nedenle tanı gözden kaçabilir.
Kartilajlarda, diğer mezenşimal dokularda, yanaklarda, burun ve kulaklarda, sklerada homojentizik asit birikmesine bağlı siyahlaşma (alkaptonürik okronozis), eklemlerde dejenerasyon oluşur.
Birikim yavaş olduğu için adult dönemde görülür.
Önce vertebral kolonda daha sonra ekstremitelerde (kalça, diz) artrit oluşur.
AMİNO ASİT METABOLİZMASINDAKİ METABOLİK BOZUKLUKLAR - METİYONİN METABOLİZMASI İLE İLGİLİ BOZUKLUKLAR
Homosistein, metiyoninin demetilasyonundan sonra oluşur.
Homosisteinden homosistin oluşur.
Sistin üretiminde ara üründür.
HOMOSİSTİNÜRİ TİP 1 (KLASİK HOMOSİSTİNÜRİ)
Sistatiyonin sentaz eksiktir.
Metiyonin metabolizması ile ilgili en sık görülen bozukluktur.
Klinik görünüm:
Bebeklikte kilo alamama, gelişme geriliği bulunur.
Üç yaşlarında ektopia lentis (lens subluksasyonu) oluşur.
Marfan’a benzer görünüm (ince uzun boy, uzun ekstremite, araknodaktili, skolyoz, pektus ekskavatum veya karinatum, genu valgum, pes kavus, yüksek damak, diş sayısında fazlalık gibi) gelişir.
Röntgende jeneralize osteoporoz bulunur.
Homosistin seviyesinin artmasına bağlı olarak trombosit adesivitesi artar.
Vasküler değişiklikler olur.
AMİNO ASİT METABOLİZMASINDAKİ METABOLİK BOZUKLUKLAR - SİSTİN METABOLİZMASI İLE İLGİLİ BOZUKLUKLAR
SİSTİNÜRİ
Enzim defekti bilinmiyor.
Sistin ve dibazik amino asitlerin (arjinin, lizin, ornitin) böbrek ve bağırsak transportunda defekt vardır.
Böbreklerde geyik boynuzu şeklinde sistin taşları oluşur.
Sistinin solübilitesi düşük olup mikroskobik olarak altigen şeklinde sistin taşları görülür.
AMİNO ASİT METABOLİZMASINDAKİ METABOLİK BOZUKLUKLAR - TRİPTOFAN METABOLİZMASI İLE İLGİLİ BOZUKLUKLAR
Triptofan esansiyel bir amino asittir.
Triptofan; Serotonin - Melatonin - Nikotinik asidin prekürsörüdür.
HARTNUP HASTALIĞI
Triptofanın bağırsak ve böbrek transportu bozuktur.
Diğer nötral amino asitlerin böbrek transportu da bozulur.
AMİNO ASİT METABOLİZMASINDAKİ METABOLİK BOZUKLUKLAR - VALİN LÖSİN İZOLÖSİN METABOLİZMASI İLE İLGİLİ BOZUKLUKLAR
MAPLE ŞURUBU İDRAR HASTALIĞI
Bu üç amino asidin (valin, lösin ve izolösin) ketoasitlerinin dekarboksilasyonunda fonksiyon gören kompleks ve mitokondrial enzim sistemi olan “dallı zincirli alfa ketoasit dehidrojenaz” eksikliği vardır.
Dalli zincirli amino asitler ve bu amino asitlerin ketoasitieri, kanda ve idrarda yükselir.
Bu ketoasitlerin kokusu Akçaağaç ağacından elde edilen reçine kokusuna benzer.
Avrupa’da yanmış şeker kokusuna, Türkiye’de çemen kokusuna benzetilir.
AMİNO ASİT METABOLİZMASINDAKİ METABOLİK BOZUKLUKLAR - DALLLI ZİNCİRLİ AMİNO ASİTLERE AİT DİĞER BOZUKLUKLAR
İzovalerik asidemi: Yenidoğanda idrarda terli ayak kokusu, ağır asidoz, amonyak yüksekliği ve kusma ile karakterizedir.
Beta Metil krotonil glisinüri: Kusma, asidoz ve idrarın kedi idrarı gibi kokması ile karakterizedir.
Propiyonik asidemi:
Metil malonik asidüri:
AMİNO ASİT METABOLİZMASINDAKİ METABOLİK BOZUKLUKLAR - HİSTİDİN METABOLİZMASI BOZUKLUĞU
Histidinemi: Histidaz enzimi eksiktir. Histidinemi ve histidinüri bulunur.
AMİNO ASİT TÜREVİ BİLEŞİKLER
Amino asitler proteinlerin yapı taşları olmanın dışında, önemli fizyolojik fonksiyonları olan birçok azot içeren bileşiğin de prekürsörüdür.
Porfirinler, nörotransmitterler, hormonlar, pürinler ve pirimidinler amino asit türevi bileşiklere başlıca örnektir.
AMİNO ASİT TÜREVİ BİLEŞİKLER - PORFİRİN SENTEZİ VE YIKIMI
Porfirinler metal iyonlarını, özellikle Fe+2 ve Fe+3 şeklindeki demiri kolayca bağlayan siklik bileşikleridir.
İnsanda en çok görülen metalloporfirin “hem”dir.
PORFİRİNLERİN YAPISI
Porifirinler dört adet pirol halkasının metenil köprüleriyle bir araya gelmesiyle oluşmuş halkasal bileşiklerdir.
Porfirinlerin karakteristik bir özelliği, pirol halkalarının azot atomuna bağlı metal iyonlarıyla komplekslerin oluşmasıdır.
Demir içeren porfirinler: Hemoglobin, Miyoglobin, sitokromların hem grubu.
Magnezyum içeren porfirinler: Bitkilerin fotosentetik pigmenti olan Morofil
Porfirinler dört pirol halkasına bağlı olan yan zincirlerine göre farklılıklar gösterirler. Bu yan zincirler: Metil, Vinil, Propiyonat, Asetat
Porfirin blyosentezinde dört pirol halkasının birleşmesi ve siklizasyonuyla açığa çıkan ilk ara ürün üroporfirinojen III’tür
Hem, protoporfirin IX’un tetrapirol halkasının merkezinde iki değerlikli bir demir atomu (Fe+2) içerir.
Hem miktar olarak insanlardaki en önemli porfirindir,
Hem biyosentezinin yapıldığı başlıca yerler karaciğer, (özellikle sitokrom P sentezlenir) ve hemoglobin sentezinin aktif olduğu kemik iliğindeki eritrosit üreten hücrelerdir.
Porfirin oluşumundaki başlangıç ve son üç aşama mitokondride, ara aşamalar sitozolde gerçekleşir (Not: Olgun eritrositler mitokondri içermediği için hem üretemezler).
AMİNO ASİT TÜREVİ BİLEŞİKLER - PORFİRİNLERİN BİYOSENTEZİ
DELTA AMİNOLEVÜLİNİK ASİT (ALA) OLUŞUMU
Porfirin molekülünün tüm karbon ve azot atomları iki molekülden elde edilir; Glisin ve süksinil-KoA
Glisin ve süksinil-KoA, ALA sentaz (ALAS)’ın katalizlediği bir reaksiyonla ALA oluşturmak üzere bir araya gelirler
Süksinil-KoA, glisinin aktivasyonu için gereklidir.
ALA sentaz basamağı koenzim olarak piridoksal fosfata ihtiyaç gösterir ve porfirin biyoseritezinde hız kısıtlayıcı aşamayı oluşturur.
ALA sentaz aktivitesi hemin konsantrasyonundaki artma ile baskılanır.
Hemin (hematin), hem molekülünün içerdiği demirin Fe+2 den Fe+3 e okside olmasıyla oluşur ve ALA sentaz inhibe eder.
Kurşun; porfirin sentezinde ALA dehidratazı inhibe ederek önce hücre içi, sonra sırasıyla plazma ve idrar ALA artışına neden olur.
Kurşun eritrosit ferroşelataz enzimini de inhibe eder.
Kurşun zehirlenmesinin tanısında, kan kurşun, idrarda ALA düzeyleri ile eritrositlerde protoporfirin miktarının arttığının kanıtlanması önemli göstergelerdir.
ÖNEMLİ HEM GRUBU İÇEREN BİLEŞİKLER VE GÖREVLERİ
Hemoglobin - Plazmada oksijen transportu
Miyoglobin - Kas dokuda oksijen depolanması
Sitokrom c - Elektron transport zincirinde elektronların transferi
Sitokrom p450 - Ksenobiyotiklerin hidroksilasyonu
Katalaz - Hidrojen peroksidin detoksifikasyonu
Nitrik oksit sentaz - Nitrik oksit sentezi
Triptofan pirolaz - Triptofanın oksidasyonu
AMİNO ASİT TÜREVİ BİLEŞİKLER - HEM YIKIMI
Dolaşımda yaklaşık 120 gün kaldıktan sonra kırmızı kan hücreleri özellikle karaciğer ve dalakta bulunan retiküloendotelyal sistem (RES) hücreleri tarafından yıkılır.
Yıkılan hemin yaklaşık %85’i kırmızı kan hücrelerinden, %15% de olgunlaşmamış kırmızı kan hücrelerinden ve ekstraeritroit dokulardaki sitokromlardan gelir.
AMİNO ASİT TÜREVİ BİLEŞİKLER - HEM YIKIMI - BİLİRUBİN OLUŞUMU
Hem yıkımındaki ilk aşama, mikrozomal hem oksijenaz sistemi tarafından RES hücrelerinde katalizlenir.
NADPH ve O2 varlığında enzim porfirin halkasının açılmasına neden olur.
Ferro demir (Harper’a göre Ferri demir açığa çıkar) ve karbonmonoksitin serbest kalması ile yeşil pigment biliverdin oluşur.
Biliverdin redüklenerek sarı-kırmızı renkteki bilirubini oluşturur.
Bilirubin ve türevleri safra pigmentleri adını alir
Hem oksijenaz; Demiri serbestleştiren - Karbonmonoksit açığa çıkaran bir enzimdir.
AMİNO ASİT TÜREVİ BİLEŞİKLER - HEM YIKIMI - BİLİRUBİNİN KARACİĞER TARAFINDAN ALINMASI
Bilirubin plazmada hafifçe çözünür ve bu nedenle albümine kovalent olmayan bağlarla bağlanarak karaciğere taşınır.
Bilirubin taşıyıcı albümin molekülünden ayrılarak bir hepatosite girer
Hepatosite alındıktan sonra bilirubin glukuronidasyon için düz endoplazmik retikuluma iletilmek üzere proteinlere bağlanır.
Z proteini (yağ asit bağlayıcı protein) ve ligandin (Y proteini) bilirubin ve organik anyonları bağlayan iki sitozolik proteindir.
Ligandin, Z proteine göre bilirubine daha fazla ilgi gösteren fakat daha az bağlama kapasitesi olan bir proteindir.
Normal koşullarda temel sitozolik bilirubin bağlayıcı protein ligandindir.
Ligandin bilirubinin hücre içi transportunda görev alır ve toksik etkilerine karşı koruyucu rol oynar.
Albümine göre bilirubine afinitesi yaklaşık beş kat daha fazla olduğu içinde bilirubinin dolaşıma geri kaçmasına engel olur.
Z proteini özellikle yüksek bilirubin konsantrasyonlarında etkili olan bir hücre içi taşıyıcı proteindir.
Ligandin erişkin düzeylerine ancak doğumdan birkaç hafta sonra ulaşırken, Z proteinin neonatal ve erişkin düzeyleri aynıdır.
Ligandinin doğumda düşük olması fizyolojik, nonhemolitik neonatal sarılığın olası nedenlerinden biridir.
AMİNO ASİT TÜREVİ BİLEŞİKLER - HEM YIKIMI - BİLİRUBİN DİGLURUKONİT OLUŞUMU
Hepatositte bilirubinin çözünürlüğü iki molekül glukuronik asidin eklenmesiyle artar.
Bu konjugasyon reaksiyonu düz endoplazmik retikulumda, bilirubin glukuronil transferaz enzimi tarafından katalizlenir.
Glukuronik asit vericisi olarak UDP- glukuronik asit kullanılır.
Glukuronil transferaz enziminin doğuştan eksikliğinde Crigler-Najjar sendromu görülür.
AMİNO ASİT TÜREVİ BİLEŞİKLER - HEM YIKIMI - BİLİRUBİNİN SAFRAYA ATILMASI
Bilirubin diglukuronit, konsantrasyon gradiyentine karşı aktif olarak safra kanallarına ve sonra safraya atılır.
Konjuge olmamış bilirubin atılamaz.
Enerji gerektiren ve hız kısıtlayıcı olan bu aşama, kolestaz gibi karaciğer hastalıklarında aksar. Bu durumda bilirubin karaciğerden atılamaz.
AMİNO ASİT TÜREVİ BİLEŞİKLER - HEM YIKIMI - BAĞIRSAKTA ÜROBİLİNLERİN OLUŞUMU
Bilirubin diglukuronit hidroliz olup terminal ileum ve kalın bağırsakta bakteriler tarafından indirgenerek ürobilinojen denilen renksiz bir bileşiğe döner.
Ürobilinojenin bir kısmı bağırsaktan geri emilerek dolaşıma aktarılarak böbreğe gelir ve burada sarı ürobiline çevrilerek atılır.
İdrara rengini bu madde verir.
Dışkıdaki ürobilinojenin çoğu bağırsak bakterileri tarafından okside olarak sterkobiline döner ve dışkının tipik kahverengini verir.
SARILIK
Sarılık (ikter) kanda artmış bilirubin düzeylerine bağlı olarak bilirubin birikimi ile ciltte ve skleralarda (göz akı) sarı renk oluşmasıdır.
HEMOLİTİK SARILIK
Karaciğer günde 3000 mg bilirubini konjuge edip atma kapasitesine sahiptir.
Günlük normal bilirubin üretimi yalnızca 300 mg’dir.
Bu fazla kapasite nedeniyle karaciğer hem yıkımındakı artmayı karşılayacak şekilde bilirubin diglukuronitin konjugasyon ve sekresyonunda artış yapar.
Ancak eritrositlerin hızlı yıkımında karaciğerin konjugasyon hızından daha hızlı bilirubin üretilir.
Kanda konjuge olmamış bilirubin düzeyi yükselir.
TIKANMA SARILIĞI
Bu tür sarılıkta bilirubin üretimi bozulmamıştır, fakat safra yollarında tıkanma vardır.
Dolayısıyla konjuge bilirubin artar.
Tıkanma sarılıklı hastalarda karın ağrısı, bulantı, açık renk dışkı görülür. Karaciğer konjuge bilirubini kana “regürjite” eder ve idrarla atılır.
Bu hastalarda alkalen fosfataz, gama-glutamiltransferaz ve 5’-nükleotidaz enzimleri de yüksektir.
HEPATOSELLÜLER SARILIK
Siroz veya hepatit gibi sebeplerle karaciğer hücrelerinin hasarlanması, hem konjugasyonda hem de direkt bilirubinin safra yollarına salgılanmasında bozulmaya neden olur.
Bu hastalarda hem indirekt hem de direkt bilirubin artar.
Ayrıca plazma AST (SGOT) ve ALT (SGPT) düzeyleri yükselmiştir.
YENİDOĞAN SARILIĞI
Doğumda hepatik bilirubin glukuronil transferaz aktivitesi düşüktür ve ligandin seviyeleri yaşamın ikinci haftasından sonra erişkindeki düzeyine ulaşır.
Bu nedenle yenidoğanlarda özellikle de prematürelerde bilirubin birikimi görülür.
Albüminin bağlama kapasitesini aşan bilirubin bazal ganglionlara geçerek toksik ensefalopatiye (Kernikterus) neden olabilir.
Bu nedenle yenidoğanlar fototerapi ile tedavi edilirler.
Bu ışık bilirubini daha polar ve suda daha çok çözünür hale dönüştürür. Bu izomerler glukuronik asitle konjuge olmadan safraya atılır.
KREATİN FOSFAT
KREATİN SENTEZİ
Kreatin fosfat; Glisin - Arjinin - S-adenozilmetiyoninden bir metil grubunun katılması ile oluşan kreatin üzerine ATP’den bir fosfat grubunun eklenmesi ile sentezlenir.
KREATİN YIKIMI
Kreatin, kreatinine döner ve idrarla bu şekilde atılır.
Vücuttan atılan kreatinin miktarı vücudun toplam kreatin fosfat içeriği ile orantılıdır ve toplam kas kütlesini tahmin etmede kullanılır.
Bunun dışında kan kreatinin düzeyindeki artış böbreğin yetersiz çalıştığının da bir göstergesidir.
KREATİNİN KLİRENSİ
Normalde kreatinin glomerüllerden filtre edilir, fakat az miktarda tübüller sekresyona (%7-10) ve çok az reabsorbsiyona uğrar.
Bu nedenle klirensin ölçümü glomerüler filtrat hızını (GFR) gösterir.
İNÜLİN KLİRENSİ
İnülin, 5200 Daltonluk bir fruktoz polimeri olup yapısında azot içermez.
İdeal filtrasyon belirleyicisinin özelliklerini taşır ve renal klirensi GFR için altın standart kabul edilir.
SİSTATİN C
Sistein proteaz inhibitör sınıfına ait 13 kD’luk bir proteindir.
Tüm çekirdekli hücreler tarafından sabit bir hızla üretilir.
Düzeylerinin GFR’yi belirlemede kreatinin düzeylerinden daha başarılı olduğu ve özellikle GFR’nin bozulduğu durumlarda sistatin C, erken dönemde kreatinine göre çok daha hızlı bir şekilde yükselir.
HİSTAMİN
Histamin güçlü bir vazodilatatördür.
Histidinden tek basamaklı bir dekarboksilasyon reaksiyonu ile oluşur.
Bu reaksiyonda görev alan histidin dekarboksilazın kofaktörü piridoksal fosfattır.
SEROTONİN
Serotonin vücutta, fenilalanin hidroksilaz reaksiyonuna benzer bir reaksiyonla triptofandan sentezlenir.
Ürün, 5-hidroksitriptofan, dekarboksile olarak serotonin oluşur.
Serotoninin diğer adı 5-hidroksitriptamindir
KATEKOLAMİNLER
Dopamin, norepinefrin ve epinefrin (adrenalin) biyolojik olarak aktif aminlerdir ve katekolaminler olarak adlandırılırlar.
Dopamin, norepinefrin beyinde ve otonomik sinir sisteminde nörotransmitter olarak görev yapar.
Norepinefrin ve epinefrin aynı zamanda adrenal medullada da sentezlenir.
KATEKOLAMİNLERİN SENTEZİ
Katekolaminler tirozinden sentezlenir.
Tirozin ilk olarak tirozin hidroksilaz ile hidroksile olarak 3,4-dihidroksifenilalanin (DOPA) şekline dönüşür.
Bu reaksiyon fenilalaninin hidroksilasyonu reaksiyonuna benzer.
Bu reaksiyon hız kısıtlayıcı aşamayı oluşturur, enzim MSS’de, sempatik ganglionlarda ve adrenal medullada bulunur.
Dopamin, DOPA’nın dekarboksilasyonu ile oluşur.
Salgı veziküllerinde dopamin, bakırlı bir enzim olan dopamin beta hidroksilaz ile hidroksile olarak norepinefrine dönüşür.
Epinefrin, norepinefrinden S-adenozilmetiyoninin metil vericisi olarak kullandığı bir N-metilasyon reaksiyonuyla oluşur.
Bu reaksiyonda görev alan feniletanolamin N-metil transferaz, glukokortikoitler tarafından indüklenir (Farmakoloji kaynaklarına göre; feniletanolamin N-metil transferaz, tirozin hidroksilaz ve dopamin beta hidroksilaz enzimleri kortizol tarafından uyarılmaktadır).
KATEKOLAMİNLERİN YIKIMI
Katekolaminler, monoamin oksidazın (MAO) katalizlediği oksidatif deaminasyon ve katekol-O-metiltransferazın (COMT) gerçekleştirdiği O-metilasyon ile inaktive edilirler.
Norepinefrin ve epinefrinin başlıca yıkım ürünü vanilmandelik asit (VMA) iken, dopaminin yıkım ürünü ise homovanilik asit olup idrarla atılır.
MELANİN
Melanin vücutta özellikle gözde, saçlarda ve ciltte olmak üzere birçok dokuda oluşan bir pigmenttir.
Melanin oluşumunun ilk aşaması tirozinden hidroksilasyonla dopa oluşmasıdır.
Bu reaksiyon bakır içeren bir enzim olan tirozinaz tarafından katalizlenir.
Tirozinaz eksikliği albinizime neden olur.
MELATONİN
Serotonine benzer bir şekilde triptofandan sentezlenir.
İnsanlarda melatonin, pineal bezden geceleri salgılanır.
Melatonin, yaşlanma karşıtı, kimyasal karsinojenlere karşı DNA’yı koruyucu etkisi olan bir hormondur.
Melatonin çok sayıda reaktif oksijen/nitrojen türevlerini direkt olarak nötralize edebilen ve birçok antioksidan enzimi stimüle edebilen bir hormondur.
Amino asit türevi başlıca bileşikleri özetlemektedir. Bu tabloda yer alan maddeler ribozomlarda sentezlenmez. Ribozomlar, oligo ve polipeptitlerin sentez yeri olup, amino asit türevi maddelerin sentezinde görev almazlar.
AMİNO ASİTLERDEN SENTEZLENEN ÖNEMLİ BİLEŞİKLER - 1
- Tirozinden sentezlenenler
katekolaminler : nörotransmitter, hormon
melanin
tiroksin
- GABA dan sentezlenen - glutamat : inhibitör nörotransmitter
- triptofandan sentezlenenler
melatonin: hormon
seratonin : vazokonstriktör
NAD : koenzim
- histidinden sentezlenen - histamin : vazodilatör
- glutamat + sistein + glisin : glutatyon - antioksidandır.
- glisin + arjinin + SAM + ATP : kreatin fosfat
- Ornitin + SAM : spermidin/spermin
AMİNO ASİTLERDEN SENTEZLENEN ÖNEMLİ BİLEŞİKLER - 2
- ornitinden dekarboksilasyonla : putressin
- histidin + alanin : karnozin
karnozin + SAM : anserin - süksinil koa + glisin : porfirin - hem yapısında
- histidin + GABA : homokarnozin - beyinde nörotransmitter
- glisin + glutamin + aspartat + THF + CO2 : pürin bazları
- glutamin + aspartat : pirimidin bazları
- metiyonin + lizin : karnitin - yağ asitlerinin sitozolden mitokondriye taşınması