New Words - 16 Flashcards
1
Q
Celebrity crush
A
Bir ünlüye duyulan aşk
aşık olunan ünlü
2
Q
outsource
A
dışarı yaptırmak
dış kaynak kullanımı
dışarıdan desrek almak
fason çalışmak
taşerondan hizmet almak
3
Q
exhibit
A
sergi
sergilemek
4
Q
prohibit
A
önlemek
(prevent)
5
Q
proceed
A
ilerlemek
devam etmek
6
Q
introductory
A
giriş niteliğinde
tanıtıcı
başlangıç ile ilgili
7
Q
specification
A
şartname (list of conditions)
tanımlama (describing)
8
Q
outcome
A
netice
sonuç
9
Q
designate
A
atamak (assign)
belirlemek
10
Q
landmark
A
sınır işareti (boundary mark)
yön bulma işareti
dönüm noktası (milestone)
11
Q
utilize
A
istifade etmek
faydalanmak
12
Q
as you see
as you know
A
takdir edersiniz ki
biliyorsunuz ki
13
Q
skim over
A
göz gezdirmek (glance)
çabuk ve üstünkörü okumak
14
Q
bounce
A
sektirmek
zıplamak
15
Q
stick
A
sopa
yapışmak / yapıştırmak
16
Q
stick out
A
çıkıntı yapmak
17
Q
distinct
distinctive
A
belirgin
farklı / karakteristik
18
Q
occupy
A
işgal etmek
meşgul etmek
19
Q
backward
A
geriye
20
Q
condense
A
yoğunlaştırmak
(intensify)
21
Q
occupation
A
uğraş
meslek
22
Q
assessment
A
değerlendirme
değerleme
23
Q
gutter
A
oluk
çatı oluğu
su yolu
24
Q
maintenance
A
bakım (care)
muhafaza
25
lorem ipsum
anlamsız metin taslağı
26
time consuming
zaman alıcı
zaman tüketici
27
consuming
consumer
tüketici
28
lookbook
kıyafet kataloğu
29
consistent
istikrarlı
tutarlı
30
nuance
ince fark
ayrıntı
31
heading
başlık
32
very much like
benzer bir şekilde
33
accomplish
başarıyla tamamlamak
sonuçlandırmak
34
prestigious
saygın
prestijli
35
prestige
prestij
saygınlık
36
commonly used
en çok kullanılan
37
content
içerik
38
dashboard
kumanda tablosu
gösterge paneli
39
context
bağlam
40
carousel
atlı karınca
döner vitrin
döner stant
41
register
kayıt
kaydetmek
sicil
42
lower case
küçük harf
43
capitalise
ilk harfi büyük yazmak
büyük harf ile başlatmak
44
all caps
tümü büyük harf
45
genre
tür
(janra)
46
guest
davetli
misafir
konuk
47
pronoun
zamir
48
permission
müsaade
izin
49
prompt
harekete geçirmek
bir eşti yapmasına sebep olmak, cesaretlendirmek
(what prompted him to leave?)
sufle yapmak / bir oyuncuya söyleyeceklerini hatırlatmak
50
further
daha ileri
51
nonbinary
kendini belirli bir cinsiyet içerisinde sınıflandırmayan
52
prejudice
önyargı
(bias)
53
sake
uğruna / for safety's sake, you shouldn't swim alone
54
like minded
hemfikir
55
qualities
nitelikler
56
manifesto
bildirge
beyanname
57
injury
incinme
yara
58
fulfill
yerine getirmek
uygulamak
59
raw data
ham veri
işlenmemiş bilgiler
60
compile
derlemek
sıralamak
61
differentiate
farklılaştırmak
62
identify
tanımlamak
kimliğini saptamak
63
deliverable
yapılabilir şey
mümkün şey
temin edilebilir ürün
64
discourage
cesaretini kırmak
hayal kırıklığına uğratmak
hevesini kırmak
65
amenities
imkanlar
kolaylıklar
66
get excited
heyecanlanmak
heyecan duymak
67
static
statik elektrik
sabit
değişmez
68
distribute
distribution
dağıtmak
dağılım
69
predetermine
önceden belirlemek
70
featured actor
kilit rol üstlenen yardımcı oyuncu
71
rasterize
pikselleştirmek
72
maintain
bakım yapmak
73
unlike
aksine
74
compose
bestelemek
oluşturmak
75
necessarily
muhakkak
şart
You can love someone without necessarily wanting to marry them.
That's not necessarily true.
Money doesn’t necessarily buy happiness.
"These cheap glasses will break easily." "Not necessarily."
76
aspect ratio
en boy oranı
77
premier
sınıf veya önem bakımından ilk sırada
yeni bir tiyatro oyununun ilk temsili
78
aid
yardım etmek
79
district
county
ilçe
80
relatively
nispeten
görece
81
straightforward
apaçık
82
commodity
yararlı şey
ticaret eşyası
83
utilize
faydalanmak
84
bracelet
bilezik
85
handcuffs
kelepçe
(manacle:kelepçe/hapseden şey)
86
distribute
dağıtmak
87
the pros and cons of
-nın avantajları ve dezavantajları
88
acutely
fazlasıyla, son derece, şiddetle
We are acutely aware of the sensitivity of the issue.
89
vigorously
dinç bir şekilde
şevkle, coşkuyla
They were dancing vigorously.
90
persistent
insistent
ısrarcı
91
out of sight, out of mind
gözden uzakcolan gönülden de uzak olur
92
on the contrary
aksine / buna karşılık
-Are you busy?
+No, on the contrary, I'm not doing anything at the moment.
93
daunting
göz korkutucu
(intimidating)
94
thus
böylece / böylelikle
The guard fell asleep, thus allowing Bates to escape.
They limit the number of prople allowed into the forest, thus preventing damage to the trails.
95
in a way
bir bakıma
96
as well as
ayrıca/ek olarak/bu bir tarafa
(in addition to)
She works in a restaurant in the evening as well as doing full-time job during the day.
97
such as
mesela / örneğin
bunun gibi
She can't eat dairy products, such as milk and cheese.
It is difficult to know how to treat such cases.
98
dairy
diary
mandıra/sütçü dükkanı
günlük
99
spatial
uzaysal / mekansal / boyutsal
100
knack
hüner, marifet, beceri
a knack for remembering faces
She has the knack of making people feel comfortable.
101
former
önceki, geçmiş
former President Bill Clintıb
the former Soviet Union
102
demand
talep, rağbet
(satılacak veya tedarik edilecek bir şeye ihtiyaç)
There is an increasing demand for cheap housing.
103
fascinating
büyüleyen, hayran bırakan
I found the movie fascinating
104
stand out
dikkat çekmek, göze çarpmak
The bright blue letters really stand out on the page.
(to be very easy the see or notice)
His application stood out from all the rest.
(to be better than other similar things or people)
105
self-seeker
çıkarcı
106
surgery
ameliyat
107
boot camp
yoğun egzersiz programı
yetenek geliştirme programı
108
motion
hareket
109
rephrase
başka bir şekilde ifade etmek
110
become suspicious
kuşkuya düşmek
huylanmak
şüphelenmek
111
detain
alıkoymak/göz altına almak
112
launder
kara para aklama / çamaşır yıkamak
113
beg
dilenmek
114
allege
iddia etmek
115
regulations
yönetmelik
116
in terms of
açısından
117
postpone
ertelemek
118
pleasant
iç açıcı / güzel / zevkli
119
occur
olmak / meydana gelmek / vuku bulmak
(happen)
120
arrest
tutuklamak
121
in charge
sorumlu / görevli
122
get along with
iyi anlaşmak (birisiyle)
123
as for me
bana gelince
