Edebiyat III Flashcards

1
Q

müdrik

A

idrak eden, anlayan

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
2
Q

zül

A

alçalma; aşağılaşma; ayıplanacak şey

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
3
Q

mutavassıt (vasat’tan)

A

orta, ortalama; orta halli

Ör: Mutavassıt bir hayat sürüyordu.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
4
Q

tebarüz etmek

A

Belirmek, ortaya çıkmak

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
5
Q

iktifa etmek

A

yetinmek

Ör: Şimdilik sizi ve ailenizi Anadolu’ya nefyetmetle iktifa ediyorum.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
6
Q

menkûbiyyet (nekbet’ten)

A

gözden düşmek, mevkiden düşme

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
7
Q

nekbet

A

talihsizlik, bahtsızlık

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
8
Q

inhidâm

A

yıkılma, harap ve viran olma

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
9
Q

mikyas

A

ölçü, ölçek; kıyas edilecek alet

Ör: memleket mikyasında işler başarmış.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
10
Q

hüsnü tevil

A

söze güzel anlam vermeye, iyiye yormaya çalışmam

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
11
Q

mücessem

A

cisimleşmiş

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
12
Q

muaşaka

A

sevişme, birbirini sevme

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
13
Q

mihanikî

A

(İş, hareket vb. için) düşünme sonucu değil de sadece alışkanlığın verdiği kolaylıkla ve kasların hareketi ile yapılan; makine gibi

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
14
Q

iki çifte sandal

A

iki çift kürekle işletilen sandal

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
15
Q

ruspi (ru:spi:)

A

fahişe, orospu

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
16
Q

kaleme gelmemek

A

önemi olmamak; saçma sapan bir durum göstermek

Ör: Bunalmışın işlediği, kaleme gelmez - Kemal Tahir

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
17
Q

tuz ekmek hakkı

A

iyiliğini gördüğü, yemeğini yediği bir kimseye karşı duyulan gönül borcu

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
18
Q

kulağı düşük

A

sağlığı bozuk; neşesi kalmamış; ataklığı gitmiş; görkemi yokolmuş; süngüsü düşük.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
19
Q

kara kaplı kitap

A

Başvurulması gereken kitap; yasa kitabı

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
20
Q

uğru

A

hırsız

Ör: Erkeğin şeytanı karı, fistanlı beladır ki, din iman uğrusudur.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
21
Q

fanfin etmek

A

anlaşılmayan bir dille konuşmak

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
22
Q

adam sırasına girmek

A

hatırı sayılır kişilerden olmak, itibar görmeye başlamak; (erkek çocuklar için) yetişkin erkek olmak.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
23
Q

yelli (kadın için)

A

hafifmeşrep, oynak, fingirdek, hoppa, işveli

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
24
Q

cehennem suratlı

A

çok çirkin yüzlü

Ör: Cehennem suratlı herifin biri kasada duruyordu.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
25
mihenge vurmak
denemek, denemeye tabi tutmak, sınamak
26
Âyâ
Acaba Ör: Âyâ bunun sonu nereye varır?
27
hüvesi hüvesine
tam tamına Ör: Hüvesi hüvesine doğru olmak
28
uğrun uğrun
gizlice, gizli olarak
29
gem almaz
söz dinlemeyen, isyankar Ör: Yedi yaşında ama gem almaz destur bilmez ele avuca sığmaz bir kızçocuğuydu.
30
koşulmak (kişi için)
Kullanılmak, iş gördürülmek; bir işte görevlendirilmek Ör: Düşmanın isteğine koşulmak akıl işi değil!
31
hakkuran (hakuran) kafesi gibi
(Oda, ev vb. için) pek çok açıklık ve deliği bulunan. Ör: Gene gelip sökerler tahtalarımı. Zaten bu halimle hakkuran kafesi gibiyim - Ferit Edgü
32
ferda (ferda:)
erte; ertesi gün; yarın; gelecek zaman Ör: .. sen gittiğin yılın ferdası ... (Ferit Edgü)
33
yılan gömleği
her yıl değişim sırasında yılanların üzerinden sıyrılıp çıkan derisi; yılan kavı
34
boğuntuya getirmek
birini şaşırtıp kandırarak kendisinden bir şey karşılığında çok miktarda para almak; yutturmak
35
boğuntuya gelmek
dolandırılmak, aldatılmak, kandırılmak
36
ansımak
hatırlamak, anımsamak
37
eprimek
dağılık ayrılacak hale gelmek. Ör: Kumaşı eprimiş bir pantolon giyiniyordu.
38
eşref-i mahlukat
yaratılmışların en şereflisi; insan
39
esfel-i sâfilîn
cehennemin en alt tabakası
40
zahire tüccarı / zahireci (zahi:reci)
Buğday, arpa, mısır gibi tahılların alım satımını yapan kimse.
41
tirşe
yeşil ile mavi arasında bir renk; camgöbeği
42
haslet
insanın yaradılışından gelen özellik, huy
43
muhtekir
karaborsacı
44
lebalep (le'ba:lep)
ağzına kadar dolmuş olarak; silme dolu; taşacak kadar dolu Ör: Lebalep sardalya dolu kayık (Sait Faik)
45
kaşık düşmanı
Ev için gerekli olan gelirin sağlanmasında katkısı olmayan kadın için erkeğin şaka yollu söylediği bir söz.
46
çamçak (capçak) ağızlı
çok ağlayan çocuk; geveze, dedikoducu.
47
yüzünün kalayı dökülmüş bakır yüzlü (, kazma dişli)
(Sait Faik’in dedesi sevmediği adamlar için kullanırmış) güzelliği, doğallığı, merhameti gitmiş yüz; maskesi düşmüş yüz; sevimsiz, güvenilmez.
48
çevale
balıkçı sepeti
49
ırıp ( (Yun) gripos)
ince delikli büyük balık ağı ırıpa çıkmak
50
kırmızı götlü ile davet etmek kırmızı dipli ile davet etmek kırmızı dipli balmumu ile davet etmek
gelmesini hararetle istemek, çok arzu etmek
51
hoşafına gitmek
çok beğenmek, hoşuna gitmek. Ör: Benim hoşafıma gitmez sabaha karşı vapur seyri (Sait Faik)
52
babalık fırın has işler
babasının parası ile geçinenlere sitem olarak kullanılan bir söz
53
saffet (safvet)
temizlik, saflık
54
bir şeyi yapacak kıratta olmak
bir şeyi yapacak nitelikte, seviyede, düzeyde, kalitede olmak
55
Yuh ervahına! Ervahına yuf olsun!
sövme sözü
56
zil gibi
(Argo) aşırı ölçüde sarhoş
57
zilliği kırmak
açlığı veya parasızlığı atlatmak Ör: Öyleyse sen de ibret al reis, at bakalım demiri de biz de zilliği kıralım (Sait Faik)
58
küpeşte
kayıkta kürek konulan yer
59
zehab
bir düşünceye kapılma; zihnen bir yola sapma; zannetme; öyle sanma; sanı; kuşku.
60
münakalat (nakilden)
ulaştırma ve taşıma işleri
61
pörtük
(Yaprak vb. için) soğuğun etkisi ile buruşmuş. Ör: Pantolonunun paçaları pörtüklü (Sait Faik)
62
huluskâr (hulû:skâ:r)
Temiz duygulu, samimi; (mecaz) ikiyüzlü, dalkavuk.
63
benîadem
ademoğulları, insanlar
64
olurşey
alelade
65
tevekkeli
boşuna; boş yere; bir sebebi olmaksızın
66
uzviyet
organizma; çeşitli organlardan meydana gelmiş şey.
67
mizan
ölçü Ör: Herşeyi ciddi mizanlara vuran bir adamdı.
68
istitrat
sırası gelmişken söylenen söz
69
maruf
herkesçe bilinen, tanınan; ünlü, meşhur Ör: Herşey zıddıyla maruf ve mümkündür.
70
maruf olmak
bilinmek
71
bap
konu Ör: Bu bapta hiçbir şey söyleyecek değilim (Sait Faik)
72
terütaze
çok taze, körpe. Ör: Uykudan terütaze kalktı (Sait Faik)
73
râviyân-ı ahbar
haberleri rivayet edenler; hikaye yazanlar
74
mücehhez
gerekli şeyleri almış, donanmış
75
imroz
gökçeada
76
akide /aki:de/ (akd - düğümlemek)
inanç; prensip Ör: siyasi akide
77
temessül etmek
özümlemek
78
gadre uğramak
mağdur olmak, haksızlığa uğramak
79
velut
çok doğuran, doğurgan; verimli; (sanatçı için) çok eser veren Ör: Velut bir düşünce
80
kervanını kaybetmiş bir mekkare gibi başıboş
yolunu kaybetmiş, gideceği yeri bilmeyen anlamında
81
ihtiyârî
seçimlik
82
menhus
uğursuz
83
tekdir
azarlama Ör: ... etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir.
84
teşti etmek
uğurlamak
85
muaddel
değişik Ör: SAÜ muaddel bir roman - Seval Şahin
86
eyyam-ı bahur
çok sıcak günleri anlatan bir söz
87
iyi saatte olsunlar
üç harfliler için kullanılan bir başka deyim.
88
mamafih
durum böyleyken, bununla birlikte
89
mastor olmak
esrar içerek kendinden geçmek; çok sarhoş, mastur
90
emr-i muhal
olmayacak emir
91
filhakika
hakikaten
92
kanto
(Lat. cantus, İta. canto) 19 yy. sonlarında başlayıp 20.yy başlarında gelişen, Türk tuluat tiyatrolarında asıl oyundan önce kadın sanatçıların hem şarkı söyleyerek hem de dans ederek yaptıkları hareketli gösteri