Edebiyat Flashcards

1
Q

nâtıka

A
  1. Düşünüp söyleme yeteneği.
  2. Düzgün ve iyi konuşma yeteneği.

Ör: Hasan Âli Yücel natıkası güçlü bir siyasetçiydi.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
2
Q

künhüne varmak

A

Bir şeyin özünü, aslını anlamak.

Ör: Nurullah Ataç Türk aydınını bir konunun künhüne varmadan öğretmenliğe başlamakla eleştiriyordu. İki kitap okuyarak bir konuda derinleşmeden kendini işin uzmanı ilan etme hastalığı.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
3
Q

istidâd

A

doğal yatkınlık, yetenek

Ör: Çocuğun matematiğe istidâdı var.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
4
Q

bîzâr (bi:zar)

A

Tedirgin, bezmiş, usanmış, bezginlik getirmiş biçimde.

Ör: İşinden bizar olmuş hissediyordu, şimdi kovsalar umurunda olmazdı.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
5
Q

sadak

A

okluk

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
6
Q

temren

A

Cirit, ok, mızrak gibi aletlerin ucundaki sivri kısım

Ör: Ok temreniyle söyleşir

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
7
Q

ağılamak

A

zehirlemek, bir şeye zehir katmak

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
8
Q

baç

A

haraç

Ör: Moğola baç vermezsen gelir 40 bin atlısıyla tepene çöker.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
9
Q

çıfıt

A

hile yapan

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
10
Q

Çıfıt

A

Yahudi

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
11
Q

çıfıt çarşısı

A

Türlü şeylerin karmakarışık bir durumda olduğu yer.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
12
Q

dalamak

A

Köpek, kurt vb. hayvanlar dişlemek, ısırmak

Ör: Köpek mi daladı seni?

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
13
Q

perese

A

durum, derece, kerte

Ör: İş bu pereseye geldikten sonra önünü almak güç.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
14
Q

pösteki

A

koyun veya keçi postu

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
15
Q

seki

A

evlerin önünde oturmak için taş ve çamurdan yapılmış set

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
16
Q

trampa etmek (Rumca)

A

değiştirmek

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
17
Q

vire

A

kaleyi ya da hisarı savaşmadan teslim etmek

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
18
Q

kavil

A

söz, sözleşme

Ör: Türkmen kitabının kavlince, bizim hisarımız atımızın sırtıdır. (Devlet Ana’dan esin)

Kavlimiz neydi? İş bitince parayı verecektik.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
19
Q

büvelek (büğelek, büve)

A

sığırları rahatsız eden bir tür zararlı sinek

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
20
Q

ipten kazıktan kurtulmuş serseri
ipini kırıp kazığını sırtlamış

A

bıçkın, delişmen, eski manasıyla câhil yani hareketlerini kontrol edemeyen serseri takımını anlatmak için kullanılan tabirler

Ör: Sanki sınıra denk gelmişiz, bizim burası iyi ama marketten sonrası ipini kırıp kazığını sırtlamış serseri dolu.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
21
Q

teksif etmek (kesif’ten)

A

yoğunlaştırmak

Ör: Tüm gayretini bu icadı tamamlamaya teksif etmişti.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
22
Q

hiçbir veçhile

A

hiçbir şekilde

Ör: Öyle ikrah etmişti ki artık hiçbir veçhile yüzünü görmek istemiyordu.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
23
Q

harcetmek

A

harcamak

Ör: Varını yoğunu kumara harcetmiş paltosunu bile rehine vermişti.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
24
Q

telakki etmek

A

kabul etmek

Ör: Emir telakki ederim, Babacım!

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
25
Q

medyun (düyûn’dan)

A

borçlu

Ör: Uçan kuşa medyun, Avrupa’da eşinin takılarını rehin verip borç alarak yaşıyordu.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
26
Q

adem-i memnuniyet
adem-i merkeziyet

A

ters anlamı veren ön ek

memnuniyetsizlik
merkeziyetsizlik

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
27
Q

ihsan

A

bağış

Ör: Ailesinin ihsan ettikleri olmasa kıçına giyecek donu olmazdı.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
28
Q

iştiyak

A

özlem, göreceği gelmek

Ör: Eskiden ebeveynler ne kadar iştiyak duysa da sevgisini göstermeyi ayıp sayarlardı.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
29
Q

tenebbüh

A

uyanmak, kendine gelmek

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
30
Q

ihsas

A

duyma, hissetme; duyum

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
31
Q

îtiyâd

A

alışkanlık; âdet edinme

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
32
Q

meyûs olmak (me:yu:s)

A

üzgün ve mutsuz bir duruma düşmek

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
33
Q

vuzuh (vuzu:h)

A

Herhangi bir açıklamaya gerek duymayacak kadar açık ve belirgin, anlaşılır olma durumu.

Ör: Bu akşam bilhassa Şevki’nin fikrindeki vuzuh onu düşündürdü - Halide Edip

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
34
Q

şâkûlî (burun)

A

sarkık burun; düşey

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
35
Q

ilca

A

zorlama, zorunda bırakma

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
36
Q

serencam

A

âkıbet; başa gelen durum veya olay

Ör: Olsun deminiz, olmasın gamınız, hayra dönsün serencamınız - Yahya Kemal

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
37
Q

mâverâ

A

öte; görülen alemin ötesi

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
38
Q

mütecessis

A

meraklı; gizliyi arayan, gizliyi gözetleyen

Ör: Tesadüf, nihayet aradığım şeyi ayağıma getirmişti, fazla mütecessis görünerek ürkütmekten korkuyordum. - Reşat Nuri Gültekin

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
39
Q

istihfaf

A

küçümseme, hor görme

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
40
Q

mütearrız

A

başkasının hakkına tecavüz eden, hududunu aşan

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
41
Q

sinik

A

sinmiş, yılmış, pusmuş

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
42
Q

hilkat

A

yaradılış

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
43
Q

bel bel bakmak

A

aptalca, anlamsızca, donuk bir biçimde bakmak

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
44
Q

tek durmak

A

yaramazlık etmemek, uslu durmak, sessiz kalmak

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
45
Q

bigâne

A

yabancı

Ör: Ona duygularına bigâne kalmak öğretilmişti.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
46
Q

cehdetmek

A

ısrarla çabalamak

Ör: Yeni nesilde bir işi öğrenmek için pîr aşkına çalışmak cehd ve gayreti yok.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
47
Q

Hilal-i Ahmer

A

Türk Kızılay Cemiyeti

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
48
Q

pîr aşkına

A

‘karşılık gözetmeden veya karşılık görmeden tam inançla, gerçek bir sevgi ile’ anlamında bir söz

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
49
Q

Turan

A

Türklerin Orta Asya’daki en eski yurtları.

Turancıların dünyadaki bütün Türkleri birleştirerek kurmak istedikleri ülkenin adı.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
50
Q

umurlamak

A

birşeyi önemsemek, dikkate almak.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
51
Q

mezellet

A

aşağılama, alçalma

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
52
Q

diş kirası

A

bir kimseye fazladan verilen para, armağan vb.

Ör: En çok da yemekten sonra adisyonla gelen diş kirası lokumu sever.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
53
Q

dubara

A

aldatmaca

Ör: Bunca yaş yaşadım, böyle dubara görmedim.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
54
Q

ört ki ölem!

A

böyle olacağına ölsem daha iyi anlamında bir söz

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
55
Q

çalyaka etmek

A

yakasına yapışıp sıkıca tutmak

Ör: Çalyaka edip Kadının karşısına çıkardılar.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
56
Q

aftos

A

(argoda) gönül eğlendirilen kimse; sevgili

Ör: Bizim oğlan aftos yapmış kendine.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
57
Q

avadanlık

A

Bir işi yapmak, bir aracı onarmak için kullanılan alet takımı

Erkek cinsel organının tamamı

Ör: ilaç ve hastane avadanlıkları

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
58
Q

uhuvvet

A

kardeşlik

Ör: Hürriyet, müsavat, uhuvvet!

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
59
Q

müsavat

A

eşitlik

Ör: Hürriyet, müsavat, uhuvvet!

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
60
Q

tabansız

A

korkak

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
61
Q

zagon

A

(argoda) yol yordam, kural, kanun

Ör: Ağa kısmı geride duracak, ağaların da zagonu böyle.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
62
Q

yüzbeyüz

A

karşı karşıya, yüzyüze

Ör: Paşa Hazretleri yüzbeyüz tembihledi.

63
Q

metelik vermemek

A

değer, önem vermemek, umursamamak, aldırış etmemek.

Ör: Cebindeki son parayı da kitaba yatırır, tüm zamanını okumaya verir, başka hiçbir şeye metelik vermezdi.

64
Q

bergüzâr

A

hatıra; armağan

65
Q

cürmü meşhut

A

suçüstü

Ör: Ne olmuş? Para basarken cürmü meşhut mu yapmışlar?

66
Q

meşhut (şahit’ten)

A

gözle görülmüş, tanık olunmuş, görülen

67
Q

zamanın behrinde

A

çok uzun zaman önce

68
Q

behr

A

uzaklık, mesafe

69
Q

yel yeperek / yel yepelek / yellim yepelek

A

çok acele, telaşlı bir biçimde, bilinçsizce (koşuşturmak)

70
Q

sokurdanmak

A

homurdanmak

71
Q

hembembe sekmek

A

boş boş gezmek; bir tür gönüllü avarelik.

72
Q

ipil ipil

A

parlak bir ışıkla yanarak, bir sönüp bir parlayarak

Ör: Çocukken yayla evinin taraçasından seyredaldığım karşı dağdaki evlerin ipil ipil ışıkları geldi aklıma.

73
Q

uyku tünek bırakmamak

A

uyutmamak anlamında bir söz

Ör: Oğlum her gece yatağımıza geliyor, bizde uyku tünek bırakmadı.

74
Q

dalöğle / dalöğlen

A

tam öğle vaktinde

75
Q

harcıâlem

A

hiçbir özelliği olmayan

Ör: harcıâlem laflar

76
Q

cümle kapısı

A

yapılarda ana kapı

77
Q

bet bereket kalmamak

A

azalmak, kıtlaşmak, çabuk tükenmek

Ör: Herif geldi geleli dükkanın beti bereketi kalmadı.

78
Q

haddizatında

79
Q

laf rüzgâr almıyor

A

sohbet kesildi, artık konuşacak birşey kalmadı anlamında bir söz

Ör: İki senedir görmemişim adamı, oturup biraz konuşuyoruz, birazdan aramızda laf rüzgar almıyor anladın mı?

80
Q

çapraşık

A

anlaşılması, çözülmesi veya içinden çıkılması güç.

Ör: Hiç istemediği halde bu çapraşık meseleyi çözmek ona kaldı.

81
Q

göynümek

A

dertlenmek, üzülmek, içlenmek.

82
Q

çalım

A

biraz benzemek

Ör: Bir çalım dedeme benzettim.

83
Q

iktizâ

A

gereklilik; gerekme

84
Q

iktizâ etmek

A

gerekmek

Ör: Bu projenin başarıya ulaşması, tüm ekibin yoğun bir şekilde çalışmasını iktiza etmektedir.

85
Q

çopur

A

aşırı çiçek bozuğu olan; işkembe suratlı

86
Q

eteklemek

A

dalkavukluk etmek

Ör: Bölümü birincilikle bitirmesine rağmen asistan olarak onu değil eteklik eden bir vasat kızı aldılar.

87
Q

imlâya gelmemek

A

bir şey veya düşünce düzenlenemeyecek kadar karışık olmak, yönteme uyamayacak bir durumda olmak.

88
Q

farmason

A

mason; dinsiz, imansız olan.

89
Q

höykürmek

A

heyecanlı veya kızgın bir şekilde bağırarak konuşmak

Ör: Eşim uyarmasa şunca yaşıma kadar heyecanlandığım bir şeyi anlatırken höykürdüğümü bilmiyordum.

90
Q

fışkın

A

bir ağacın dibinden süren ince dal

91
Q

yarım yırtık

A

önemsiz

Ör: yarım yırtık bir inkâr

92
Q

sıtmagörmemiş

A

gür ve kalın (ses)

Ör: Ahmet abi gitti, kulağımda o sıtmagörmemiş sesini bıraktı.

93
Q

babayani

A

gösterişsiz ve özentisi olmayan

Ör: Sadece kitaplarla ilgileniyor, babayani görüntüsü umurunda bile değil.

94
Q

hav

A

Kadife, çuha, yün vb. nin yüzeyindeki ince tüy; ülger

Ör: Üst komşu çırpınca halısından dökülen havlar bizim balkona döküldü.

95
Q

müstebit

A

zorba

Ör: II. Abdülhamid müstebit bir hükümdar olarak bilinir.

96
Q

delişmen

A

sözleri ve davranışları ölçüsüz olan

Ör: Markette kasada konuşması kaba saba delişmen bir kız vardı.

97
Q

mabeyn

A

Padişah sarayının selamlık dairesi

98
Q

kaltaban

A

namussuz, yalancı, hileci

Ör: Şekerpare’de Şener Şen rüşvetçi, kaltaban bir tip olan serkomiser Zîver’i canlandırıyor

99
Q

meyyit

A

ölü

Ör: Karlofça’dan sonra Osmanlı meyyit bir devlet olarak görülüyor.

100
Q

bir ayak önce

A

bir an önce

Ör: Bir ayak önce şu bağışlanacak eşyaları gönderip evde yer açmamız gerekli.

101
Q

kıyıcı

A

gaddar

Ör: Kıyıcı herif nasıl da dövüyor küçücük çocuğu…

102
Q

akıldâne

A

akıl veren kimse

Ör: Bu safdil fikirleri nereden buluyorsun merak ediyorum. Akıldânen kim senin sorması ayıp?

103
Q

uslamlama

A

akıl yürütme

104
Q

evveleski

A

eskiden beri

105
Q

kağşamak

A

eskimek, dağılmaya yüz tutmak

ek yerlerinden ayrılmak, oynamak

Ör: İkea’dan aldığımız dolap bir süre sonra kağşadı.

106
Q

satrap

A

Perslerde il yöneticisi, vali

107
Q

gambot

A

topçeker, gun-boat

108
Q

peyk

A

bir başkasına bağımlılığı olan

Ör: peyk devletler

109
Q

tevâtür

A

yaygın söylenti

Ör: yataklık etmiş ki zahar
suçu tevâtür ve esrar
elbet bir kızıllığı var
ikindiyin saat beşte - Can Yücel

110
Q

mesire

A

gezilecek, piknik yapılacak yer

111
Q

enikonu

A

iyiden iyiye, oldukça, iyice

Ör: Bu seneki sınavda çocuklar enikonu zorlanmış.

112
Q

yalınkat

A

sağlam olmayan, dayanaksız

Ör: Öyle yalınkat bir savunmayla prömiyer ligde kalmak artık çok zor.

113
Q

ilinti

A

ilişki; insanlar arasındaki bağlantı

Ör: Sözü edilen kişiyle hiçbir ilintim yok

114
Q

cambul cumbul

A

bol su içinde çalkalanan bir cismin çıkardığı ses

115
Q

uğul uğul

A

uğuldayarak

Ör: Müftü deresi uğul uğul akıyordu.

116
Q

ulam ulam

A

sıra sıra

Ör: ulam ulam insanlar gelmeye başladı.

117
Q

tilkilerin bakır sıçtığı yer

A

uzak, ıssız, sakin yeri ifade için kullanılır.

Ör: Derdi günü tilkinin bakır sıçtığı bir yerlerde bir arazi bulup satın almak ve sonra değerlenmesini bekleyip köşeyi dönmekti.

118
Q

iç dirliği

A

iç huzuru

119
Q

apışak apışak yürümek

A

Bizim oralarda skoda bacak denir. Dizlerini hafif kırıp bacaklarını ayırarak yürümek

Ör: Adadan dönerken apışak apışak yürüyordu, zira içitiği şalgamlar bağarsuklarında durmamış belden aşağısı boka belenmişti.

120
Q

gazele karışmak

A

(birisi için) ses sesda çıkmamak, haber alınamamak. Bizim orada karabatak olmak da denir

Ör: Uzaklarda yaşarken bir iki hafta aramayınca annem neredesin oğlum gazele karıştın yine derdi.

121
Q

yayan yapıldak

A

çıplak ayakla

Ör: Bu asyalı patenci çocuğu bizim sokakta yayan yapıldak yürürken de görüyorum.

122
Q

yeğni

A

hafif; ciddi olmayan

123
Q

temenna

A

Öne doğru eğildikten sonra doğrulduktan sonra eli başa götürerek verilen selam

124
Q

kaptıkaçtı

A

yolcu taşımakta kullanılan motorlu küçük taşıt

125
Q

yabansımak

A

yabansı bulmak, garip ve tuhaf bulmak

126
Q

kubat

A

kaba, biçimsiz.

davranışları kaba olan.

127
Q

dinelmek

A

ayakta durmak; ayağa kalkmak, dik durmak; (mecaz) diklenmek.

128
Q

farfara

A

çok konuşan

129
Q

mabut

A

Tanrılaştırılıp tapılan varlık, kuvvet veya nesne

130
Q

zımnî

131
Q

zımnen

A

üstü kapalı bir şekilde, dolaylı olarak

132
Q

kavak kütüğü kadar aptal olmak

A

çok aptal olmak anlamında bir söz

133
Q

limon yemiş gibi yüzünü buruşturmak

A

yüzünden hoşnutsuzluğu belli olmak

134
Q

emret, fındık kabuğuna gireyim!

A

emir telakki ederim anlamında bir söz

135
Q

sencileyin

A

senin gibi

136
Q

sine qua non (Lat.)

A

zorunlu koşul anlamında

137
Q

tebelleş olmak

A

bir kimsenin veya şeyin başına dert olmak, musallat olmak

138
Q

iğne yutmuş gibi olmak

iğne yutmuş ite (veya maymuna) dönmek

A

(argoda) zayıf ve bitkin duruma gelmek.

Ör: Dalyan gibi adam teşhis konulduktan üç ay sonra iğne yutmuş gibi zayıf düştü.

139
Q

sölpümek

A

şişmanken zayıflamak; gevşemek, pörsümek; Et yumuşayarak kötüleşmek

140
Q

sölpük

141
Q

softa

A

medrese öğrencisi

bir görüşe ya da inanışa körü körüne bağlı olan kimse

yaşadığı çağın gerisinde kalmış, geri kafalı kişi

142
Q

yüksünmek

A

üşenmek, tembellik etmek

143
Q

tansık

A

insan aklının alamayacağı, şaşırtıcı, olağanüstü olay, mucize.

Ör: Bir gün Oğuz Atay’ın bir tansık gibi edebiyatımızdan geçtiğini kavrayacağız - Selim İleri

144
Q

teklifsiz konuşma

A

senli benli, samimi, resmî olmadan konuşma ve davranma.

145
Q

kehkeşan

146
Q

zemberek

A

saatlerin çeşitli parçalarını harekete geçiren bölüm, yay

147
Q

muttarit

148
Q

çolpa

A

beceriksiz olan, eli işe yakışmayan

149
Q

mâyî

150
Q

palikarya (Rumca)

A

Yunan delikanlısı

151
Q

istihale

A

biçim değiştirme; başkalaşma

152
Q

farfaracı

A

gürültücü, şamatacı kimse

153
Q

farfaracı

A

gürültücü, şamatacı kimse