Edebiyat II Flashcards
şeniyet
gerçeklik
mûdil
karmaşık, zor, çetin
istikrah
tiksinme, iğrenme
salahiyet
yetki
Ör: Bu bölge bakanlığın görev alanı içinde, belediyenin denetim yapma salahiyeti yok.
nesiç
doku; yapı, özellik
kaziye
önerme
miyar (miya:r)
ölçüt
behemehâl
kesinlikle
nâmütenahi
sonsuz; sonsuz bir biçimde
munis
sıcakkanlı, cana yakın, uyumlu, sevimli
Ör: Manik çok munis bir köpekti, ilk kez gördüğü benim bile yanıma gelip kendini sevdirmeye çalışmıştı.
düzgünlü
yüzüne düzgün (fondoten) sürmüş olan
cîfe
leş; iğrenç
Ör: İnsan ölebilir, çıldırabilir. Bir enkaz, bir çöp, bir iskelet, bir cîfe olabilir. Fakat yalansız yaşayamaz - Ahmet Hamdi Tanpınar
muttasıl
biteviye, durmadan, sürekli olarak
Ör: … muttasıl muttasıl yalvarıyordu - Ahmet Hamdi Tanpınar
mahlul
hallolmuş, çözülmüş, dağılmış; eriyik
Ör: Bununla beraber o yürüdükçe bu karanlık yavaş yavaş, bir bardaktaki mahlulün bulanması gibi, acayip bir şekilde, kendi içinden aydınlanıyordu - Ahmet Hamdi Tanpınar
mânia
mâni, engel
galat
yanlış kelime veya söz; yanılma
Ör: galatı şuur
esîr
atomlar arasındaki boşluğu ve bütün evreni doldurduğu varsayılan, ağırlığı olmayan, ısı ve ışığı ileten töz. (ingilizce ether’dan olsa gerek)
dâüssıla
yurt özlemi
müşahhas
somut
Ör: Bazen hayalim daha müşahhas olur, tanıdığım İstanbul sebillerini, mahallemizin küçük ve fakir süslü çeşmesini görür gibi olurdum. - Ahmet Hamdi Tanpınar
tazip etmek (ta:zi:p)
üzmek, sıkıntıya sokmak
münkariz
batmış, çökmüş, tükenmiş
inkıraz
Bir soy veya topluluğun bireylerinden hiçbiri kalmayacak şekilde tükenmesi, son bulması.
mütesâviyen
eşit olarak, eşitçe; birbirine eş değerde
âlemşümul
evrensel
Ör: Her insan, kainatı dolduran varlığın bir özü, ve âlemşümul düşüncenin bir taşıyıcısıdır - Mehmet Kaplan