Unit 1 - 6 Flashcards
acknowledge
admit, confess
- itiraf etmek
- kabul etmek
alternative
choice
- seçenek
- şık
- alternatif
anecdote
short and interesting story
- kısa ve ilgi çekici öykü
- anekdot
- fıkra
appropriate
proper, suitable, fitting
- uygun
- elverişli
avert
prevent, forestall
- öngörüp engellemek
candid
honest, frank
- samimi, içten
- dobra
- açık sözlü
- açık sözlü ve samimi
compel
force, oblige, coerce
- yapmaya zorlamak
- mecbur etmek
comply
to do as asked, obey, conform
- uymak
- itaat etmek
concise
clear and brief
- kısa ve net
drastic
extreme, violent
- sert
- şiddetli
- zorlayıcı
dialog
conversation
- diyalog
- karşılıklı konuşma
erratic
irregular, unpredictable
- düzensiz
- inişli çıkışlı
- istikrarsız
- dengesiz
- birden değişiveren
extensive
large in amount, exhaustive, comprehensive
- geniş
- kapsamlı
forfeit
relinquish, to give up (as a punishment)
- ceza olarak kaybetmek
- bedel olarak vazgeçmek
fortify
strengthen, reinforce
- güçlendirmek
- kuvvetlendirmek
- takviye etmek
illuminate
light up, brighten
- aydınlatmak
- ışıklandırmak
isolate
separate, keep in solitude
- tecrit etmek
- ayırmak
- başka bir bölüme koymak
- izole etmek
- ayrı tutmak
refuge
shelter, sanctuary
- sığınılacak yer
- sığınak
- barınak
reminisce
remember and talk
- yad etmek
- hatırlayıp konuşmak
- hakkındaki anılarını anlatmak
urban
city
- kentsel
- kente ait
- kentte bulunan
- kentte oturan
delete
erase, cross out
- silmek
- çıkarmak
impartial
fair, objective, just, fair
- tarafsız
- adil
integrity
honesty, probity
- namus
- dürüstlük
- doğruluk
legitimate
considered proper, legit
- meşru
- herkes tarafından kabul görür
- yasal
- akla uygun
lenient
easygoing
- insaflı
- merhametli
- yumuşak davranan
- müsamahakâr
menace
danger, threat
- tehdit
- tehlike
- gözdağı
morale
spirit, team spirit, esprit de corps
- neşe
- moral
- manevi güç
naive
lacking experience
- saf
- toy
- tecrübesiz
overt
obvious, clear, apparent
- açık
- belirgin
- aşikâr
- meydanda
undermine
weaken
- baltalamak
- çaktırmadan yavaş yavaş zarar vermek
agenda
schedule
- gündem
- görüşülecek konular
antidote
remedy, cure
- panzehir
- antidot
- çare
apathy
lack of interest, indifference, unconcern
- ilgisizlik
- umursamazlık
- kayıtsızlık
- lakaytlık
bland
dull, insipid, vapid
- yavan/tadı yok tuzu yok
- sıkıcı bir kişilik
- (= çok az renk, heyecan veya ilgisi var; dikkat çekecek hiçbir özelliği yok)
propaganda
publicity
- propaganda
- yanlış veya abartılı olan ve bir siyasi lider, parti vb. için destek kazanmak amacıyla kullanılan fikirler veya ifadeler
prospect
chance
- ümit
- beklenti
- olasılık
radical
extreme
- radikal
- aşırı
- uç
- kapsamlı ve eksiksiz bir siyasi veya sosyal değişimden yana
reinforce
strengthen, fortify
- takviye etmek
- kuvvetlendirmek
- sağlamlaştırmak
- güçlendirmek
- pekiştirmek
relevant
related, pertinent, germane
- alakalı
- ilgili
- konu ile ilgili
- konuyla alâkalı
ruthless
without mercy, pitiless, cruel, heartless
- acımasız
- insafsız
- merhametsiz
endorse
support, approve (of), sanction
- onaylamak
- tasdit etmek
- uygun bulmak
erode
wear away, eat away
- aşındırmak
- aşınmak
gruesome
frightening, scary, morbid
- tüyler ürpertici
- korkunç
- dehşet verici
hypocrite
insincere person, two-faced person
- iki yüzlü
idealistic
emphasizing ideals
- idealist
- toplum için çalışan
illusion
false impression
- yanlış görme
- yanlış inanış
impact
force, effect, influence
- darbe
- etki
imply
insinuate, suggest, hint, intimate, implicate, say indirectly
- ima etmek
- üstü kapalı söylemek
novice
beginner, neophyte, tyro
- acemi
- işte yeni
obstacle
something that gets in the way, barrier, restriction, obstruction, hindrance
- engel
- mani
auto-
self
- kendiliğinden
ex-
out
- dışarı
-ful
full of
- dolu
multi-
many
- çoklu
pre-
before
- ön
- önceden
re-
again
- yeniden
super-
above
- üst
- üst seviye
un-
not
- değil
uni-
one
- bir tek
vis, vid
see
- görme
- görüş