Turkish 11 Flashcards
askıya alınmak
to get hung up
ateşkes
cease fire
başetmek
to overcome
yol katetmek
to progress
sunma
presentation
sakıncası yoksa
if you don’t mind
dernek
association
hiç olmadığı kadar
more than ever
dolaşmak
to walk around
kusur
flaw
kusura bakmayın
pardon me (after fact)
havadan sudan konuşmak
to make small talk
dalga geçmek
to procrastinate
gözünüz aydın
bright eyes (given before giving good news)
karanlık
darkness
aydınlık
brightness
doğrusu
in reality
kırmak
to break
devamlı
continuous
önlem
precaution
benimsemek
to accept or adopt something
atamak
to appoint
atama
an appointment
abartmak
to exaggerate
abartılı
exaggerated
gurur
pride
-ile gurur duymak
to be proud of someone/thing
yarış
race
yetiştirmek
to cultivate
afyon
opium
haşaş
poppy
dolmak
to fill
yerçekimi
gravity
tepe
hill
piyasa
market
mantıklı
logical
rekabet
competition
rekabet etmek
to compete
rekabetçi
competitor
boyut
size
asgari
minimum
kamuoyu
public opinion
bu arada
meanwhile
icat etmek
to invent
terzi
tailor
benzersiz
unique
minnettar olmak
to appreciate
alışmak
to adjust to a situation
ihlal etmek
to violate
İyilik sağlık
response to ne var ne yok
indirim
discount
uslu
well behaved
yaramaz
naughty
görüş birliği
in agreement
çekingen davranmak
to hesitate
takdır etmek
to appreciate
uyuşmazlık
disagreement
bakır
copper
ıslak
wet
kaldırmak
to lift
harıl harıl çalışmak
to work very hard
masraflı
costly
kısa vade
short term
uzun vade
long term
derinleşmek
to deepen
muktedir
capable
taviz vermek
to make a concession
kutuplaşma
polarization
süreç
process
alıkoymak
to hold back or hinder
kısıtlama
limitation
ayrıntılı
detailed
yansıma
reflection
ayna
mirror
sade
simple
malzeme
tools
aşevi
soup kitchen
her ne kadar
although
şekilde
in a ______ way
kurgu
fiction
hayal ürünü
fantasy
olasılık
possibility
düello
duel
kışkırtmak
to provoke
izah etmek
to explain
kaygılanmak
to worry
yeni
just (verb)
onu yeni gördüm
I just saw him
aranızda
among you
çağırmak
to call out to
her şey yolunda mı?
is everything on track
oldukça
particularly
sunmak
to submit
başvurmak
to apply
felç etmek
to paralyze
gıda zehirlenmesi
food poisoning
söz etmişken
speaking of which
yük
cargo
sızmak
to leak
sızıntı
leak
to get hung up
askıya alınmak
cease fire
ateşkes
to overcome
başetmek
to progress
yol katetmek
presentation
sunma
if you don’t mind
sakıncası yoksa
association
dernek
more than ever
hiç olmadığı kadar
to walk around
dolaşmak
flaw
kusur
pardon me (after fact)
kusura bakmayın
to make small talk
havadan sudan konuşmak
to procrastinate
dalga geçmek
bright eyes (given before giving good news)
gözünüz aydın
darkness
karanlık
brightness
aydınlık
in reality
doğrusu
to break
kırmak
continuous
devamlı
precaution
önlem
to accept or adopt something
benimsemek
to appoint
atamak
an appointment
atama
to exaggerate
abartmak
exaggerated
abartılı
pride
gurur
to be proud of someone/thing
-ile gurur duymak
race
yarış
to cultivate
yetiştirmek
opium
afyon
poppy
haşaş
to fill
dolmak
gravity
yerçekimi
hill
tepe
market
piyasa
logical
mantıklı
competition
rekabet
to compete
rekabet etmek
competitor
rekabetçi
size
boyut
minimum
asgari
public opinion
kamuoyu
meanwhile
bu arada
to invent
icat etmek
tailor
terzi
unique
benzersiz
to appreciate
minnettar olmak
to adjust to a situation
alışmak
to violate
ihlal etmek
response to ne var ne yok
İyilik sağlık
discount
indirim
well behaved
uslu
naughty
yaramaz
in agreement
görüş birliği
to hesitate
çekingen davranmak
to appreciate
takdır etmek
disagreement
uyuşmazlık
copper
bakır
wet
ıslak
to lift
kaldırmak
to work very hard
harıl harıl çalışmak
costly
masraflı
short term
kısa vade
long term
uzun vade
to deepen
derinleşmek
capable
muktedir
to make a concession
taviz vermek
polarization
kutuplaşma
process
süreç
to hold back or hinder
alıkoymak
limitation
kısıtlama
detailed
ayrıntılı
reflection
yansıma
mirror
ayna
simple
sade
tools
malzeme
soup kitchen
aşevi
although
her ne kadar
in a ______ way
şekilde
fiction
kurgu
fantasy
hayal ürünü
possibility
olasılık
duel
düello
to provoke
kışkırtmak
to explain
izah etmek
to worry
kaygılanmak
just (verb)
yeni
I just saw him
onu yeni gördüm
among you
aranızda
to call out to
çağırmak
is everything on track
her şey yolunda mı?
particularly
oldukça
to submit
sunmak
to apply
başvurmak
to paralyze
felç etmek
food poisoning
gıda zehirlenmesi
speaking of which
söz etmişken
cargo
yük
to leak
sızmak
leak
sızıntı