SPRING PAE WORDS Flashcards
accountable
sorumlu
agenda
gündem
alter
değiştirmek/başkalaştırmak
ambiguity
belirsizlik
appoint
tayyin etmek/belirlemek
appointment
randevu
approach
yaklaşmak
assert
cesaretle, kendine güvenerek konuşmak, davranmak, iyi olduğunu göstermek
assure
temin etmek/garantilemek
attorney
avukat (advocate,lawyer)
attribute
özellik/nitelik
bid
teklif etmek
bind
bağlamak
bother
zahmet
bound
bağlı
breadth
genişlik
bribe
rüşvet
capture
yakalamak
casualty
gazi/kazazede/yaralı
chamber
oda/bölme
cite
anmak/bahsetmek/alıntı yapmak
commentary
yorum
commerce
ticaret
compatible
uyumlu
compile
derlemek
comprehensive
kapsayıcı
comprise
içermek
confidential
gizli (secret)
conform
uymak (obey)
conservative
koruyucu/tutucu
consistent
tutarlı
inconsistent
tutarsız
constant
devamlı/sürekli
instant
anlık/hemen
constitute
oluşturmak
consult
danışmak
contaminate
kirletmek/zehirlemek
contest
yarışma
controversial
tartışmalı
convene
toplanmak
correlation
ilişki/bağıntı
correspond
karşılık
creation
yaratılış
creature
yaratık
cultivate
ekip biçmek/yetiştirmek
cynical
alaycı
deceive
aldatmak/kandırmak
deed
iş/fiil bad deed good deed kötü iş iyi iş
deficiency
eksilklik
delicate
narin/hassas (fragile)
deliberate
planlı/kasıtlı
despair
çaresizlik (hopelessness)
detection
tespit etme/bulma
deter
caydırmak
determination
kararlılık/azim
deviate
sapmak/saptırmak/yoldan çıkmak
dialect
lehçe
disguise
kılık değiştirmek
dispute
anlaşmazlık (disagreement)
distract
dikkatini dağıtmak
devote
adamak
diminish
azaltmak (reduce)
dine
akşam yemeği
disregard
ihmal etmek/umursamamak (neglect)
disrespect
saygısızlık
dissolve
çözünmek/erimek
distinct
belirgin/farklı/aşikar
distort
çarpıtmak/saptırmak
ease
kolaylaştırmak (facilitate/simplify)
engage
işe almak/tutmak (to employ smn/hold/bind)
entitle
hak etmek (deserve)
equivalent
denk/eş
essence
öz/esans (basis)
evoke
hatırlatmak/uyandırmak (remind/wake up)
exceed
aşmak
exploit
faydalanmak/kullanmak (utilize/misuse)
extrinsic
dışsal (external)
facilitate
kolaylaştırmak (simplify)
famine
kıtlık (scarcity)
feasible
mümkün/uygulanabilir (possible)
fierce
sert/kızgın (rigid/mad)
flourish
güzelleşmek/gelişmek
foster
teşvik etmek/üvey aile
furnish
döşemek/sunmak
hence
bundan dolayı (hereby/therefore)
hinder
engellemek/alıkoymak (inhibit/keep away from)
hip
kalça
hire
kiralamak (rent)
hollow
boşluk/oyuk/çukur
hunt
avlamak
hypothetical
varsayımsal/teoride
immense
yoğun/engin
incentive
teşvik (encouraging)
indifferent
alakasız/ilgisiz (disinterested)
inclusive
dahil/kapsayan
incorporate
firma kurmak/birleşmiş
inhabit
yaşamak/ikamet etmek/habitatı olmak
inherent
doğuştan (inborn)
inhibit
engellemek/yasaklamak (hinder/obstruct)
inordinate
aşırı/ölçüsüz (extreme)
insight
içgörü/sezme
insist
ısrar (persist)
inspect
incelemek/denetlemek (chech/investigate)
instance
misal (example)
intruct
bilgilendirmek/talimat vermek
integral
tamamlayıcı/bütün
intervene
araya girmek/karışmak (interfere)
intrinsic
içsel
instinct
içgüdü
irrespective
ne olursa olsun (regardless of)
lawsuit
dava (case)
sue
dava açmak
legislation
mevzuat/düzenleme
lessen
azaltmak (decrease)
liable
sorumlu/yükümlü (responsible)
lid
kapak (eyelid = gözkapağı)
likewise
benze/aynı şekilde (in the same way)
limb
uzuv
neat
düzenli/temiz (organized)
noble
asil/soylu (royal)
nonetheless
yine de/her şeye rağmen (nevertheless)
norm
standart
nuisance
sıkıntı/rahatsızlık
nut
ceviz/fındık/yemiş
obedience
itaat
obliged
zorunlu (compulsory)
omit
kaldırmak/çıkarmak (remove)
outbreak
salgın/başlama (epidemic)
outwards
dışa doğru
overlap
aşırı yükleme/üst üste gelme
patriotic
vatansever
pearl
inci
peculiar
özel eşya/tuhaf (special/strange)
pile
istif
pinch
çimdik/tutam
pitch
saha
pose
poz/duruş (stance)
precede
önce gelmek
precious
değerli
premises
mülk/bina/arazi (property/possession)
pride
gurur
bride
gelin
privilege
ayrıcalık/imtiyaz
proceed
devam etmek/ilerlemek (continue/progress)
prompt
komut sistemi/harekete geçirmek
properly
uygun şekilde
proposal
teklif/öneri
prospective
muhtemel/müstakbel
reassure
güvence vermek
rebel
isyancı
recall
hatırlama (remember)
reckon
tahminen/hesap etmek
recruit
işe almak(askere)
refute
yalanlamak/çürütmek (deny)
regard
saygı/bakış (respect)
regulate
düzenlemek (arrange)
reinforce
güçlendirmek (make strong/strenghten)
rejoice
sevinmek/neşelenmek
relate
alakalı/ilgili olmak/bağlı olmak (be attached to)
relief
rahatlamak
reluctant
isteksiz (unwilling)
remark
söylemek/belirtmek
reproduce
üremek/çoğalmak (organın yenilenmesi)
resign
istifa etmek/çekilmek (quit)
restless
huzursuz (uneasy)
restrain
dizginlemek/engellemek
retain
sürdürmek/tutmak (keep/hold)
revenue
gelir (income)
revenge
rövanş/intikam
rigour
sertlik/zorluk
(They were punished with unusual rigour.)
scope
kapsam/alan (extent)
seal
fok balığı/damga
seize
kapmak/el koymak (grab/take)
senior
kıdemli
sequence
sıra/dizi
session
sezon
settle
yerleşmek
sincere
içten/samimi (friendly)
sophisticated
komplike/kültürlü/deneyimli
sow
(tohum)ekmek/saçmak
sew
dikmek
spite
inat/nispet
splendid
görkemli/muhteşem
stem
kök (origin) & durdurmak (stop)
stiff
sert/gergin/katı
stimulate
canlandırmak/teşvik etmek
sting
acı/batmak/sokmak (böcek/diken)
strict
sıkı/katı/otoriter
subsequent
sonraki/müteakip (next)
subtle
hemen göze çarpmayan/ince/hoş
superior
üstün
supplement
ek/ilave
suspend
askıya almak/ara vermek (break)
tackle
uğraşmak (trying to deal with) & olta takımı
thereby
dolayısıyla
trace
iz/ipucu/işaret
trait
karakter/özellik (feature)
tremble
titreme/ürperme (shaking slightly)
trivial
önemsiz/saçma
uneasy
rahatsız/huzursuz
unify
birleştirmek (unite/combine)
vague
başıboş/kararsız (uncertain)
vain
boş/nafile/kendini beğenmiş
Young men moved south in the vain hope of finding work.
He was very vain about his hair and his clothes.
veil
tül/duvak
fatigue
yorgunluk/tükenmişlik (tiredness)