Rivstart yrkesliv part 2 Flashcards by hansa kose

Geçiş kartı çalışmıyor, bu yüzden ofise giremiyorum.

Passerkortet fungerar inte, så jag kan inte komma in på kontoret.

How well did you know this?

Not at all

Perfectly

İş yerindeki kapıları açmak için her zaman geçiş kartımı kullanırım.

Jag använder alltid min passerbricka för att öppna dörrarna på jobbet.

How well did you know this?

Not at all

Perfectly

Birazdan kapıda paketi teslim alacağım.

Jag ska ta emot paketet vid dörren om en stund.

How well did you know this?

Not at all

Perfectly

Bunu listeye yazabilir misin?

Kan du skriva upp det här på listan?

How well did you know this?

Not at all

Perfectly

Kursa kayıt yaptırmam gerekiyor, son tarihten önce.

Jag måste skriva in mig på kursen innan deadline.

How well did you know this?

Not at all

Perfectly

Boş toplantı odası olup olmadığına bakabilir misin?

Kan du se efter om vi har några mötesrum lediga?

How well did you know this?

Not at all

Perfectly

Açık ofis alanı, iyi bir çalışma ortamı sağlıyor.

Kontorslandskapet är öppet och ger en bra arbetsmiljö.

How well did you know this?

Not at all

Perfectly

Tüm önemli belgeleri bir dosyaya koyarım.

Jag lägger alla viktiga papper i en mapp.

How well did you know this?

Not at all

Perfectly

Masam şu an tam bir karmaşa içinde.

Det är en riktig röra på skrivbordet just nu.

How well did you know this?

Not at all

Perfectly

Müsait olduğumda sana geri dönerim (ararim)

Jag ringer upp dig senare när jag har tid.

How well did you know this?

Not at all

Perfectly

Onun projeye yardımcı olup olamayacağını soracağım.

Jag ska höra efter om han kan hjälpa till med projektet.

How well did you know this?

Not at all

Perfectly

İşi zamanında bitirmek için işbirliği yapmalıyız.

Vi måste samarbeta för att få jobbet gjort i tid.

How well did you know this?

Not at all

Perfectly

Açık ofis ortamında iş arkadaşlarına belli bir saygı göstermek gerekir.

Man måste visa viss hänsyn till sina kollegor i öppna kontorsmiljöer.

How well did you know this?

Not at all

Perfectly

Hademe koridordaki ışığı tamir etti.

Vaktmästaren fixade ljuset i korridoren.

How well did you know this?

Not at all

Perfectly

Hademeye sandalyeyi tamir edip edemeyeceğini soracağım.

Jag ska fråga vaktis om han kan laga stolen.

How well did you know this?

Not at all

Perfectly

Hademe servisi ofisteki tüm bina bakımından sorumludur.

Vaktmästeriet ansvarar för all fastighetsskötsel på kontoret.

How well did you know this?

Not at all

Perfectly

O, işini büyük bir titizlikle yürütüyor.

Hon sköter sitt arbete med stor noggrannhet.

How well did you know this?

Not at all

Perfectly

O, her zaman başkalarını önemseyen çok düşünceli bir kişidir.

Hon är en väldigt omtänksam person som alltid bryr sig om andra.

How well did you know this?

Not at all

Perfectly

Zavallı sen, hasta olduğunu duydum.

Stackars dig, jag hörde att du är sjuk.

How well did you know this?

Not at all

Perfectly

Mutfakta bir su sızıntısı yaşadık ve tamir etmemiz gerekiyor.

Vi har haft en vattenläcka i köket och behöver reparera den.

How well did you know this?

Not at all

Perfectly

Yarınki toplantıyla ilgili olarak, katılabilir misin?

Vad gäller det mötet imorgon, kan du delta?

How well did you know this?

Not at all

Perfectly

İzin almadan önce izin istemek zorundasın.

Du måste be om lov innan du tar ledigt.

How well did you know this?

Not at all

Perfectly

Öğle yemeğinden önce birkaç iş halletmem gerekiyor.

Jag måste skicka iväg några ärenden innan lunch.

How well did you know this?

Not at all

Perfectly

İlk buluştuğumuz yeri hatırlıyor musun?

Minns du var vi träffades första gången?

How well did you know this?

Not at all

Perfectly

Koridordan bir kazıma sesi duydum.

Jag hörde ett skrapande ljud från hallen.

Tıraş sonrası her zaman aynı tıraş losyonunu kullanır.

Han använder alltid samma rakvatten efter rakning.

Çocukların odaları genellikle oldukça dağınıktır.

Barnens rum är ofta ganska stökiga.

Bu konuyu bir sonraki toplantıda gündeme getirebilir misin?

Kan du ta upp den här frågan på nästa möte?

Fotokopi makinesini arızaya bildirmem gerekiyor, artık çalışmıyor.

Jag måste felanmäla kopiatorn, den fungerar inte längre.

Yeni rutinlere alışmak biraz zaman alır.

Det tar ett tag att komma in i nya rutiner.

Görevim projeyi başarıya ulaştırmaktır.

Mitt uppdrag är att leda projektet till framgång.

Çiftliği çiftçi olan dedesinden miras aldı.

Han ärvde gården från sin farfar som var lantbrukare.

Kardeşim lehçeler üzerine araştırma yapan bir dil bilimcisidir.

Min bror är en språkvetare som forskar om dialekter.

Bu bölgede tarım ve ormancılık önemli sektörlerdir.

Jordbruk och skogsbruk är viktiga näringar i den här regionen.

Seninle çalışmak her zaman bir zevk.

Det är alltid ett nöje att arbeta med dig.

Daha iyi bir çözüm bulana kadar geçici bir çözüm bulmalıyız.

Vi måste sätta upp en provisorisk lösning tills vi hittar något bättre.

Elbette isteklerinizi göz önünde bulunduracağız.

Vi kommer förstås att överväga dina önskemål.

Holding, küresel pazarda hızla büyüyor.

Koncernen växer snabbt på den globala marknaden.

İş dünyası döngüler halinde hareket eder, bazen işler iyi gider, bazen kötü.

Affärerna rör sig i cykler, ibland går det bra och ibland sämre.

Müşterilerimizin tüm taleplerini dikkate aldık.

Vi har tagit hänsyn till alla önskemål från våra kunder.

Tedarikçilerimizle yakın bir diyalog halindeyiz.

Vi har en tät dialog med våra leverantörer.

Projeden sonra kapsamlı bir değerlendirme yapacağız.

Efter projektet ska vi göra en noggrann utvärdering.

Gelecek hafta bir toplantıya davet aldım.

Jag fick en kallelse till ett möte nästa vecka.

Projeyi yönetmek için çeşitli yazılımlar kullanıyoruz.

Vi använder olika programvaror för att hantera projektet.

Bu konuyu yakında ilerletebileceğimizi umuyorum.

Jag hoppas vi kan komma vidare med det här ärendet snart.

Arkadaşları yardıma ihtiyaç duyduğunda her zaman destek olur.

Hon ställer alltid upp för sina vänner när de behöver hjälp.

Hepimiz birer konser bileti aldık.

Vi fick varsin biljett till konserten.

İş yerinde iş arkadaşlarına karşı nazik olmak önemlidir.

Det är viktigt att vara hövlig mot sina kollegor på arbetsplatsen.

Dışarısı soğuk olduğunda pencereden çok esinti geliyor.

Det drar mycket från fönstret när det är kallt ute.

Taşınmaya yardım etmen çok nazikti.

Det var hyggligt av dig att hjälpa till med flytten.

Arabayı ödünç vermesi gerçekten çok iyiydi.

Det var riktigt bussigt av honom att låna ut bilen.

Dünkü toplantıda ortam biraz gergindi.

Stämningen var lite stel på mötet igår.

Cevap vermeden önce onun konuşmasını bitirmesine izin verdi.

Han lät henne tala färdigt innan han svarade.

Maliyet hesaplaması yanlış çıktı.

Beräkningen av kostnaderna visade sig vara felaktig.

Ama aslında projeye hiç ilgi duymuyordu.

Men i själva verket var han inte alls intresserad av projektet.

E-postla birlikte tüm ek dosyaları gönderiyorum.

Jag bifogar alla bilagor till mejlet.

Projenin nasıl ilerlediğini görmek için bir değerlendirme yapmamız gerekiyor.

Vi behöver en avstämning för att se hur projektet fortskrider.

Programda bir değişiklik önermek istiyorum.

Jag skulle vilja föreslå en ändring i schemat.

Toplantıya tüm ekleri getirmeyi unutma.

Glöm inte att ta med alla bilagor till mötet.

Maliyetlerin artabileceğini hesaplamalara dahil etmeliyiz.

Vi måste ta med i beräkningen att kostnaderna kan öka.

Planlama yaparken çevreyi göz önünde bulundurmak önemlidir.

Det är viktigt att ta hänsyn till miljön när vi planerar.

Bitirmeden önce daha yapacak çok işimiz var.

Vi har en hel del arbete kvar att göra innan vi är klara.

Tedarikçimiz bize yeni bir teklif gönderdi.

Vår leverantör har skickat oss ett nytt förslag.

Gittikçe daha fazla insan sağlık bilincine sahip oluyor ve organik ürünleri tercih ediyor.

Allt fler blir hälsomedvetna och väljer ekologiska produkter.

Yönetim için sonuçlarımızı yarın bildirmemiz gerekiyor.

Vi måste uppge våra resultat för ledningen imorgon.

Her şey plana göre doğru görünüyor.

Allt verkar stämma enligt planen.

Toplantı hakkında, tartışmak istediğim bazı sorular var.

Angående mötet, jag har några frågor att diskutera.

Maalesef bu yıl konferansa katılamıyorum.

Dessvärre kan jag inte delta i konferensen i år.

Restorandaki yemek gerçekten mükemmeldi.

Maten på restaurangen var alldeles utmärkt.

Sorunları önlemek için risk takibi yapmalıyız.

Vi måste göra riskuppföljningar för att undvika problem.

Sermaye piyasası şu anda büyük bir değişim geçiriyor.

Kapitalmarknaden är under stor förändring just nu.

Geri dönüp ofise geri gitti.

Han vände om och gick tillbaka till kontoret.

Fon, binlerce kişinin emekli maaşlarını yönetiyor.

Fonden förvaltar pensioner för tusentals personer.

Pazarlama, şirketin görünürlüğünü büyük ölçüde artırdı.

Marknadsföringen har ökat företagets synlighet enormt.

Gelecek ay pazar forumuna katılacağız.

Vi ska delta i marknadsforumet nästa månad.

Organizatör her şeyi en ince ayrıntısına kadar planlamıştı.

Arrangören hade planerat allt in i minsta detalj.

Ürünlerimizi sergilemek için fuarda birçok standımız var.

Vi har flera montrar på mässan för att visa upp våra produkter.

Rakipler bu hafta yeni bir ürün piyasaya sürdüler.

Konkurrenterna har lanserat en ny produkt den här veckan.

Projenin geleceği hakkında yakında bir karar vermemiz gerekiyor.

Vi måste fatta ett beslut om projektets framtid snart.

Zaman çizelgesine uymamız son derece önemli.

Det är oerhört viktigt att vi håller oss till tidsplanen.

Patron, işi zamanında bitirmemiz gerektiğini sert bir şekilde söyledi.

Chefen sa till på skarpen att vi måste bli klara i tid.

Detaylar konusunda dikkatli olmak karşılığını verir.

Det lönar sig att vara noggrann med detaljerna.

İşi tamamlamak için en az üç güne ihtiyacımız var.

Vi behöver åtminstone tre dagar för att avsluta arbetet.

Bu konuda hatalı olduğumu kabul etmeliyim.

Jag måste medge att jag hade fel i den här frågan.

Yolculuklarım sırasında ara sıra bir hostesle karşılaşıyordum.

Jag träffade en flygvärdinna då och då under mina resor.

Biri kapı ziline bastığında köpek hep havlar.

Hunden skäller alltid när någon ringer på dörren.

Birçok kişi projenin planlandığı gibi gitmemesi nedeniyle hayal kırıklığına uğradı.

Många är frustrerade över att projektet inte går som planerat.

Toplantıya gelemediğim için özür dilerim.

Jag beklagar att jag inte kunde komma till mötet.

Yeni kurallardan dolayı çok öfkeliydi.

Han var väldigt upprörd över de nya reglerna.

Gelecek için para biriktirmek akıllıca bir karardı.

Det var ett klokt beslut att spara pengar för framtiden.

Ne olduğunu öğrendiğinde öfkeden deliye döndü.

Hon var rasande när hon fick veta vad som hänt.

Şu anda bizden beklenen talepler çok yüksek.

Kraven som ställs på oss är mycket höga just nu.

Tüm ekibin çalışma katkısı olağanüstüydü.

Arbetsinsatsen från hela teamet har varit enastående.

Projenin bütçesi hakkında daha fazla bilgi talep ettik.

Vi har begärt mer information om projektets budget.

Konuşmacı çok ilham vericiydi ve bizi motive etti.

Föreläsaren var mycket inspirerande och motiverade oss.

Onun mazeretleri pek ikna edici değildi.

Hans bortförklaringar var inte särskilt övertygande.

Bir süreliğine uzaklaşmak ve ara vermek istiyorum.

Jag skulle vilja komma bort ett tag och ta en paus.

On yıldan fazla bir süredir işverenine sadık kaldı.

Han har varit trogen sin arbetsgivare i över tio år.

Zor zamanlarda senin düşünceli olman benim için çok şey ifade ediyor.

Din omtanke betyder mycket för mig i svåra tider.

Geciken teslimat için tazminat sunuyoruz.

Vi erbjuder kompensation för den försenade leveransen.