Kelime lll Flashcards
promise
söz vermek, vaat etmek
promising
gelecek vaadeden
author-researcher-research
receive
almak
perceive
algılamak
deceive
aldatmak
recommend
tavsiye etmek
environment
çevre, ortam, etraf
lie
yalan söylemek
yatmak, uzanmak
label
tag
etiketlemek
etiket
interfere
interrupt
intervene
sekteye uğratmak, bozmak, müdahele etmek, rahatsız etmek
go beyond outdo exceed surpass outperform
aşmak, ötesine geçmek, daha iyi olmak
issue
konu, mesele, sorun
yayınlamak !
permit
izin vermek, müsaade etmek
ruhsat, izin
[work permit certificate]
[çalışma izin belgesi]
pertaining to
ile ilişkili, ile ilgili
some important evidence PERTAİNİNG TO the case has been overlooked.
[davayla ilgili bazı önemli kanıtlar gözden kaçırıldı.]
susceptible to
duyarlı, hassas
kolay etkilenen
patients with liver disease may be SUSCEPTİBLE TO infection.
[karaciğer hastalığı olan hastalar enfeksiyona daha duyarlı olabilir.]
verbal communication
sözlü iletişim
nonverbal communication
as long as
..olduğu sürece, olması şartıyla
demonstrate
göstermek, kanıtlamak,
ortaya koymak
comparison
kıyaslama, mukayese
attribution
atfetme, atıf, gönderme
significantly
anlamlı, önemli,
kayda değer şekilde
thereby
dolayısıyla, böylelikle
appropriate
uygun, yerinde
negligible
ihmal edilebilir, önemsiz
traditionally
geleneksel
withdraw
geri çekilmek
plausible
akla yatkın, makul
among
..arasında, ..içinde
he disappeared among the crowd.
preventive
önleyici, engelleyici
devoid
yoksun olmak
such
böyle, bu gibi, böylesine
its difficult to know how to treat such cases.
prone to
yatkın, meyilli, eğilimli
appropriate
uygun, yerinde
degrade
küçük düşürmek, aşağılamak
grade: kademe, basamak
meat
et
provide
sağlamak, temin etmek
considerable r.. significant s.. dramatic d..
kayda değer, ciddi, önemli
[remarkable]
[substantial]
[drastic]
sufficient
yeterli
adequate-enough
vitamin defiency
vitamin eksikliği
lack of
short of
kıt, eksik, yetersiz
respective
kendine ait, kendinin
OWN
respectively
cümlede-parçada verilen sırasıyla
can cem cenk are 10, 12, 15 years old,
respectively
break down
parçalamak
enzim, enerji
die out w.. o.. perish v.. disappear become extinct
yok olmak, yok etmek, kökünü kazımak, soyu kurumak
wipe out
silip yok etmek
die out
nesli tükenmek, yok olmak
vanish
tarihe karışmak, birden ve tamamen gözden kaybolmak, yok olmak
perish
can vermek, yok olmak, ölüp gitmek
become extinct
soyu tükenmek