2-200 Flashcards
Korkmak adj (yilandan)
Üzgün yada endişeli olmak
Afraid. Are you afraid of snakes?
- I’m afraid that I have broken your window
Sonra- adv. Sen önce git sonra ben gelicem
After.You’ll go first and I’ll come after
Sandra filme daha sonra geldi
Sandra arrived after the film had started
Sizinle yemekten sonra buluşacağım
I’ll meet you after dinner
Dokuzdan sonra on gelir
Ten comes after nine
Yakalamaya çalışmak.(Kedi farenin peşinden koştu)
Run after. The cat ran after the mouse
Bütün olan bitenden sonra. (endiseli idi ama Sınavı geçti)
After all. He was worried about the exam but he passed it after all
Bundan sonra(next) (bundan sonra ne yapacaksin)
After that. What will you do after that?
Bir şeyin peşinde olmak. (Çocuk tatlının peşinde)
Be after someone/something. The child is after a sweet!
Sonradan / bilahare. (Doğru cevapları hatırlamadım)
Afterwards. I did not remember the correct answer until afterwards.
Yüzer halde(sıfat)
Afloat. The boat was on the sand but when the tide came in,it was afloat
Karşıyim -prep (palnlariniza karsiyim)
Against.I’m against your plan
Bir takıma karşı oynamak
Against. We played against a cricket team from the next village.
Bir hastalığa karşı iğne yapmak
An injection against smallpox
Kafasını duvara vurdu (on something)
He banged his head against the wall
Oğlunuzun yaşı kaç?
What age is your son?
Zamanla şu oldu, bu oldu vs.
With age. His back was bent with age.
Çağ
Age. The Stone Age
Çok uzun zamandır bekliyoruz
We’ve been waiting for ages!
10 yaşındaki oğluyla tanıştım
I met her son aged 10.
Acenta
Agency
Uzak geçmiş
Long ago
5 yıl önce
Ago. I learned to swim five years ago.
Istırap
Agony. I was in agony with toothache.
Istırap verici
Agonizing
Aynı fikirde
Agree. Tom agreed to lend me money that I wanted
Hep beraber aynı fikre varmak. (Onların hepsi aynı kanaatteydi)
They all agreed on the plan
Aynı kanaateyim ( hava sicak, haklisin)
It’s hot. I agree
Anlaşma
Agreement. We’re all in agreement. Trade agreement
Tarım
Agriculture.
Zirai
Agricultural
Karaya oturmuş
Aground. The ship is aground on the rocks near Plymouth
Önünde
Ahead.Frank ran faster than the others and was soon ahead
Önünde
In front of/ ahead of
Bir işte daha iyi olmak
Peter’s work is ahead of jack’s
Devam et (eger niyetin buysa …)
Go ahead. If you really need help then go ahead and ask.
Yardım ( bastonla yurumek)
Aid. The old woman walks with the aid of a stick
Bir şeye yardım için birşeyler yapmak
In aid of. I’m collecting money in aid of deaf people
Birine yardıma gelmek
Come to someone’s aid
İlk yardım
First aid