SU Flashcards
Extracellular sıvı (%30) neyi kapsar
Plazma
İntersistiyel sıvı
Transcellular Sıvı
İntersistiyel Sıvı
Doku ve hücreleri çevreleyen boşluklarda bulunan sıvıdır
Transcellular Sıvı
Vücuttaki sindirim salgıları,omurilik sıvısı,plevra ve periton sıvıları,sinovial sıvıları kapsayan bölümdür
Endojen su
Vücut içi kaynaklı sulardır
Eksojen su
Vücuda dışarıdan gelen sulardır
Dehidratasyon
Basit şekilde sıvı kaybı olup uzun süreli olduğunda, kaybedilen su geri alınmadığında ölüme yol
açabilen durumdur. Özellikle küçük çocuklarda risklidir.
Kusma, diyare(dışkılama), kan kaybı, kötü beslenme, idrarla ve terleme ile atılan suyun geri yerine
konmaması dehidratasyona yol açar.
Ödem
Suyun dokular arasında birikmesidir
Kwashiorkor
Bu hastalık özellikle çocuklarda yetersiz protein ile
beslenme sonucu ortaya çıkan, belirti olarak ödem
gösteren bir hastalıktır. Ödem kilo kaybını gizler aynı
zamanda serum albümin düzeyi düşüktür.
Su moleküllerinin yapısı (2 tane)
~Sp3 hibritleşmesi ile oluşmuş bir bileşiktir.
~Normalde aradaki açı 109.5 ten fazladır ancak
ortaklaşmamış elektron çiftlerinin birbirlerini
ittirmesinden kaynaklı aradaki 104.5 olur.
İlkel çorba hipotezi alexander operin
Yaşam bundan yüzyıllar önce eski denizlerde başladı.
H2, su buharı, NH3, CH4 gazları volkanik patlamalar ve basınçla birleşerek organik
bileşikleri oluştururlar. Bu ispatlanamamış ve hipotez olarak kalmıştır.
Miller ve Urey deneyi
Laboratuvar ortamında inorganik bileşiklerden organik bileşik
oluşturmuş ve ilkel çorbayı ispatlamıştır.
Deriden fazla su kaybını ne önler
Deri tabakasındaki kolestrol önler
Su molekülündeki hidrojen bağlarının önemi (3 tane)
~ Hidrojen bağları sürekli kırılır ve yapılır.
~ Hidrojen bağları suya yüksek kaynama noktası,
Erime noktası ve buharlaşma ısısı kazandırır.
~ Hidrojen bağları konformasyonu, stabilizasyonu
sağladığı ve canlı vücudunda bolca bulunduğu için
önemlidir.
Hidrojen bağının doğrusal ya da açısal olması bağın gücünü nasıl etkiler
Hidrojen bağları güçlü ya da zayıf olabilir. Doğrusal yapıda ise güçlü, açısal yapıda ise zayıftır.
Hidrofilik,hidrofobik,amfipatik?
Suda çözünen bileşikler hidrofilik (tuz glikoz), suda
çözünmeyen bileşikler hidrofobik (yağ), yapısında hem suda çözünen hem çözünmeyen kısımlar içeren bileşikler amfipatiktir (fosfolipit tabaka).
nonpolar gazların suya etkisi
Sulu ortamda çözünmeyen nonpolar gazlar su moleküllerinin arasına girerek suyun düzenini artırır
ve entropiyi azaltır. (Tepkime hızı azalır)
Bu gazlar suda çok az çözünür ve suda çözünen proteinlerle taşınır.
Lipitlerin suda dağılması
Her lipit molekülü çevresindeki su moleküllerini kabuk oluşturmaya zorlar.
Lipit yapı çevresinde az sayıda su molekülü düzenli yapı oluşturur.
Suyun içinde hidrofil gruplar dışarı, hidrofob gruplar içeri toplanır. Bu durum misellerin oluşmasını sağlar
Zayıf bağların önemi
Nonkovalent (iyonik, hidrojen, van der wals ve hidrofobik etkileşimler) bağlar metabolik aktivite için önemlidir çünkü birçok makromolekül bu bağlarla
konformasyonu güçlendirir. Ayrıca zayıf bağların kurulmasıyla serbest enerjide net azalma olur ve stabilizasyon sağlanır.
Zayıf bağların kullanıldığı yerler (5 tane)
• Proteinin işlevsel hale gelmesi için tersiyer ya da quarterner yapıda olması lazımdır.Bu hidrojen bağları sayesinde olur.(tersiyer yapıda hidrofil kısımlar dışa hidrofob kısımlar içe
toplanır. Hidrofob kısımlar nonpolar bağlarla akregatlar (yığın, topluluk) oluşturur.)
• Antijen antikor bağlanması
• Enzim subsrat bağlanması
• Hormonun hücre reseptörüne bağlanması
• Biyolojik zar yapısındaki lipitler ve proteinler arasındaki arasındaki hidrofob etkileşim zarı
sağlamlaştırır.
Suyun nükleofil özelliği
Nükleofil özellik negatif iyonun fazla olması olarak adlandırılabilir. Bu özellik suyun oksijen atomunda fazladır. Bu sayede hidroliz reaksiyonları gerçekleşir. Oksijenin e- bakımından fazla olmasıyla bağların arasına kolayca girilir.
Sulu ortamda alkol şeker ve tuzun bakteriostatik (bakterisid) etkisi
Temel mantık olarak bu maddelerin ortamı susuzlaştırması mikroorganizmaların yaşam döngüsünü bozar.
Suyun fiziksel özelliklerinin fizyolojik etkileri
Eritrositlerin %60 ı, plazmanın % 92’si ; saç, tırnak, ve kemik hücreleri dışında birçok hücrenin %75’i sudur.
Suda uçucu olmayan bir madde çözersek koligatif özellikler nasıl değişir
buhar basıncı azalır
kaynama noktası artar
donma noktası azalır.
Difüzyon
Maddenin yoğun ortamdan daha az yoğun ortama geçişidir. Difüzyon hızı hücre dışına göre sitoplazmada daha yavaştır. Bunun nedeni sitoplazmanın viskoz oluşu, hücre içindeki yüklü
moleküllerin birbirine bağlanması, moleküllerin miktarı ve çarpışmalarıdır.
Yoğunluklarına göre çözelti sınıflandırılması
Hipotonik: madde yoğunluğunun hücreye göre az olduğu çözeltidir. Su hücreye girer ve hücre şişip patlayabilir. (ozmotik liziz)
Hipertonik: madde yoğunluğunun hücreye göre fazla olduğu çözeltidir. Su hücreden çıkar ve hücre büzüşür.
İzotonik: madde yoğunluğu ile hücre yoğunluğu eşittir. Karşılıklı su geçişi olur ancak net bir hareketlilik gözlenmez. Hastaya izotonik sıvılar verilmelidir.
Ozmotik Basınç
Su moleküllerinin fazla su olan bölümden az su olan bölüme geçişini engelleyen güce denir.
Misel
Kolodial çözeltide dağılmış yüzey-aktif moleküllerin kümelenmesidir
suyun membranlar arası hareketi
Hücre membranında(zarı) su geçişi kontrollü olarak gerçekleşir. Suyun bir kısmı ozmos bir kısmı da
aquaporinler sayesinde taşınır.
Aquaporinler
Aquaporinler hızlı ve seçici bir şekilde suyun geçişini
sağlayan kanallardır
Aquaporinlerin özellikleri(5 tane)
• Çift yönlü çalışır.
• Peter arge tarafından keşfedilmiştir.
• Vücutta 13 tane farklı AQP bulunur.
• Yapılarında gelen bozukluklar hastalıklara yol
açabilir. (diabetes insiputus-günde 10 litreden
fazla idrara çıkma-)
• Su miktarının korunmasında görevlilerdir.
Şekilde görülen ‘+‘ kısımlarda kanalı daraltan ve hidrojen bağlarını kırarak düzenli geçişi
sağlayan aminoasitler bulunur. Bunların en önemlileri ____,____ ve ____.
alanin, prolin ve asparjindir.
Aquagliseroporinler
yüklü molekül ve protonlardan daha çok gliserol geçiren aquaporinlerdir.
Hücre içi sıvıdaki en önemli katyon
Potasyum
Hücre dışı sıvıdaki en önemli katyon
Sodyum
Hücre zarındaki en aktif pompa
Hücre zarındaki en aktif pompa olan Na-K pompasıdır. Bu pompa kimyasal ve elektriksel graident (yükselme ya da düşme) oluşmasın, dengenin korunmasını sağlarlar.
Hücre içi ve hücre dışının sıvı hacimlerini belirlerken____________________________________ yola çıkarız.
ozmotik olarak aktif maddelerin miktarlarından
Çözelti
Çözeltiler iki ya da daha fazla molekülü aynı anda içerdiği için karışım olarak adlandırılırlar.
İçerdikleri maddeler çözücü içerisinde eşit dağıldıkları için homojen karışımlar sınıfına girerler.
Fazla miktarda bulunan madde çözücü, daha az miktarda bulunan çözünen olarak adlandırılır.
%kütle
100 gram çözeltideki çözünen miktarını verir.
%kütle/hacim
100ml sıvı içerisindeki çözünen maddenin gram
cinsinden göstergesidir.
%hacim
100ml sıvı içerisinde çözünen madde miktarını verir.
Sıklıkla kullanılır.
Molarite
1 litre çözeltideki maddenin mol cinsinden
göstergesidir.
Molalite
1 kilogram çözücüde bulunan çözünenin mol
cinsinden değeridir.
Neyi verir
V(ml)
Örn: H+ konsantrasyonu 2.5* 10-11M olan bir sulu çözeltinin OH- konsantrasyonunu bulunuz.(25°C)
Ksu= [H3O+] [OH–] =1 x10^-14
2.5* 10^-11 [OH–] = 1 x10^-14
[OH–] =4*10^-4
Kanın pH
7,35-7,45
Litmus(HLit)
Sulu ortamda H iyonu fazlaysa tepkime girenler
yönüne ilerler ve HLit oluşturur. Bu durumda çözelti
kırmızı renk alır.
Eğer OH iyonu fazla ise H iyonları ile birleşip H2O
oluşturur ve ortamda H iyonu sayısı azaldığı için
tepkime ürünler yönüne ilerler. Böylelikle çözelti mavi renk alır.
pHmetre
Günümüzde sıklıkla kullanılır.
Sıvıya giren kısmında pH ölçen elektrot ve bir adet
demir derece bulunur. Bu sayede çözeltinin oda
sıcaklığında olup olmadığı kontrol edilir. Devamlı
alttan karıştırılarak çökmeler engellenir ve
homojenlik sağlanır.
Cihazın ölçümlerinde hata oranını azaltmak için
yaklaşık 1 aylık periyotlarla, pH sı belirli sıvılar
denenerek ayarlamalar yapılır.
Zayıf asit ve bazda pH nasıl gösterilir
pH=pKa \pKb
Ka pKa ve Kb pKb ilişkisi
Ka değeri arttıkça pKa azalır asitlik
artar
Kb değeri arttıkça pKb azalır bazlık
artar
Normalite
Normalite =Değerlik X Molarite
Bir asidin veya bazın değerliği nötralleşme reaksiyonunda ortama verdiği veya ortamdan aldığı
H3O+ sayısıdır.
Yarı nötralleşme noktası
Zayıf asit ile kuvvetli baz
titrasyonunda eklenen baz asidin
yarısını nötralleştirdiği noktaya yarı
nötralleşme noktası denir. Kalan
asit ve oluşan tuz konsantrasyonu
birbirine eşittir. Yarı nötralleşme
noktası çözeltinin tampon özelliğini
en iyi gösterdiği durumdur.
Zayıf asit ile kuvvetli bazın titrasyonu
• Zayıf asit kısmen iyonlaştığı için
başlangıç pH’ı kuvvetli asidin pH’ından
yüksektir
• Bu tepkime için eşdeğerlik
noktasında pH 7’den yüksektir
• Bu tepkime için eşdeğerlik
noktasında dik kısım pH 7-10 arasını kapsar
Tampon Çözelti
• Bir ortamın ph aralığının sabit kalmasına yardımcı olan özel –iki bileşen gerektiren-
sistemlere TAMPON ÇÖZELTİLER denir. Bu çözelti ortama asit ya da baz eklendiğinde
ortamın ph değişimlerini dengeleyerek ortam pH’sının korunmasını sağlar.
• Tampon çözeltiler iki bileşenden oluşur. Asit+konjuge bazı, baz+konjuge asidi.
• Vücutta zayıf asitler ve tuzları çok fazla kullanılır çünkü kuvvetli asitler denge tepkimesi
oluşturmadığı için ortamın pH’sının sabit kalmasını sağlayamazlar.
VÜCUT TAMPON SİSTEMLERİ
• Karbonik asit/Bikarbonat tampon sistemi [H2CO3 /HCO3−]: Ekstrasellüler sıvılarda
• Primer fosfat/Sekonder fosfat tampon sistemi [H2PO4−/ HPO4−2]: İntrasellüler sıvılarda, böbreklerde
• Deoksihemoglobin/Hemoglobin tampon sistemi [HHb/ Hb−]: Eritrositlerde
• Asit Protein/Proteinat tampon sistemi [H.Prot/Prot−]: Hücre içinde
• CO2 çözünürlüğü kanda çok az olduğundan dolayı CO2 taşımak için vücut CO2 / H2CO3 / HCO3- tampon sistemini kullanır. Kan pH’ı [HCO3-]/pCO2 kontrol edilerek sabit tutulur.
• İyi bir tamponun pKa değeri organizmanın pH’ına yakın olmalıdır.
FOSFORİK ASİT AYRIŞMASI
Kan tampon sistemi
•Kan tampon sistemlerinin yukarıdaki görselde gösterildiği gibi belli sınırlar içinde kalması gerekir.Bu sınırlar aşıldığında organizmanın işleyişini yürüten proteinler denatüre olarak organizmanın hızlı ölümüne sebep olabilir.
• Kandaki asit miktarının artması veya baz miktarının azalması asidoza sebep olur ve kan pH´ı düşer,kandaki asit miktarının azalması veya baz miktarının artması alkaloza sebep olur ve kan pH´ı artar.
• Vücut asidoz durumunda solunum mekanizmasını hızlandırarak asiditeye neden olan CO2’ i organizmadan uzaklaştırır,alkaloz durumunda ise solunum mekanizmasını yavaşlatarak CO2 birikmesine neden olarak asiditeyi arttırır.
HENDERSON-HASSELBALCH DENKLEMİ
pH = pKa + log[A-]/[HA]
pOH = pKb + log[BH+]/[B]
• pH değerinin pKa’ya eşit olması için tampon çözeltinin asit ve tuz konsantrasyonlarının eşit olması gerekir. Ve tamponlama kapasitesi pKa ‘nın 1 fazla ya da 1 eksiğinde en iyi işini yapar.
Daha düşük pH’larda asit konsantrasyonu fazladır; daha yüksek pH’larda ise asidin konjuge bazının konsantrasyonu fazladır.
Yukarıdaki pembe bölge TAMPONLAMA BÖLGESİ.
TAMPON KAPASİTESİ
Bir tamponun 1 L’sinin pH’ını 1 birim değiştiren kuvvetli asit veya kuvvetli bazın mol sayısıdır.
• pH değişikliklerine direnen maksimum kapasite, zayıf asit veya baz ile tuzlarının
konsantrasyonlarının birbirine yakın (~ eşit) olması ile sağlanır
pH = pKa pOH= pKb
• [tuz]/[asit veya baz] < 0.1 veya
• [tuz]/[asit veya baz] >10 olduğunda tampon etkisini kaybeder.
➢ Bir tampon çözeltisinin tuz/asit oranı su eklediğimiz takdirde değişmediğinden çözeltiyi
seyreltmek pH’ı değiştirmez. Tampon çözelti seyreltmeye karşı oluşabilecek pH
değişikliklerine direnir.