Series Flashcards
İlk İntiba her şeydir
First impressions are everything
Kaptan beni haberdar eder bilgilendirir
The captain informs me
Yaklaşım
Approach
Dua , duacı
Pray , prayer
Bu arada odalarınız hazırlandı
In the meantime your rooms have been made ready
Güvenerek sırrını açmak ,içini dökmek
Arkadaşına güvendi ve tavsiye istedi.
Confide
He confided in his friend and asked for advice
Para birimi
Currency
Esasen , çoğunlukla
Mainly
İthal etmek
İmport
İzin vermek , müsade etmek
Allow
Döviz , Para birimi
Currency
Yatırım
İnvestment
Tehdit
Threat
Just another day in penguin Paradise
Kuş cenneti’nde sıradan bir gün daha
Sakıncası yoksa burada kalmayı tercih ederim.
I would rather stay here if you don’t mind
Kız aptalmış gibi davrandı ama çok zekiydi
The girl pretended to be dumb but was very intelligent.
İngilizmiş gibi davranıyordu, ancak yabancı aksanı onu ele vermişti.
He pretended to be an Englishman, but his foreign accent gave him away
İnsanlar bir hatayı, hiç olmamış gibi davranarak görmezden gelebilirler.
People can ignore a mistake by simply pretending it never happened.
Türkiyeden etkilenmiş durumdayım
I am fascinated with Turkey
Çünkü seni gördüğüm zaman oldukça etkilenmiştim
Because when I saw you I was like pretty fascinated
Çok etkileyici
So impressive
Fırsatlar , fırsat
Opportunities , opportunity
Ne yemek istersin
What is it you would like to eat ?
Bu konuda tutkulu musun
Are you passionate about that ?
İnsanların kararlılığını hayranım
I admire the determination of the people.
Etkileyici
impressive
Bir şeyi anlamadığında utanıyorum ya da çekiniyorum
If I don’t understand something I feel like embarrassed or shy
Bir yandan da müzik yapıyorum
I do music on the side
Mental olarak seni zorlar
Mentally it challenges you
Aşağı yukarı
Approximately
Söylemiş olduğum ifade ….
The expression I said was
Yolu yarılamışsın
Halfway there
İngilizce becerilerimi geliştiriyorum
I improve my English skills
Sosyalleşmeyi seviyorum
I love to socialize
Bir şey ifade etmiyor
Mantıklı değil
İt doesn’t make sense
Kalabalığa göre değişir
It depends on the crowd
Etrafımda birçok insan olmasına alışkınım
I used to having many people around
Cevap bile veremedim
I couldn’t even respond
O üniversiteyi dikkate alırdım
I would have considered that University
Otel işletmek
Manage a hotel
İnsanların seni yargılamasından endişelenmiyor musun
Aren’t you worried people are judging you
İpek durup dururken bana bağırdı
İpek yelled at me for no reason
Öğrenciler ilerleme kaydediyorlar
The students are making progress
Karışıklık
Mess
Bu çok basit bir süreç
It’s a very simple process.
İnanç güç verir
Faith gives power
Sadece etrafa bakıyorduk
We were just looking around
Diğer yandan arkadaşını özlüyorsun
On the other hand you miss your friend
Bu şimdiye kadar evden en uzak seyahatim
This is the farthest away from home I have ever traveled
Malzemeler
İngredients
Ekşi
Lemons taste very sour .
Limonun ekşi bir tadı vardır
Lemon has a sour flavor
Satın aldığınız her şeyin fiyatını topladığınızda toplam ne kadar eder?
When you add together the price of everything you bought , you get to total ?
Mutfak eşyaları
If you have no utensils you have to eat with your hands
Bu buzdolabında aldığına pişman olmayacaksın
You won’t regret buying this fridge
Fiyatta bir anlaşma yapmamızın bir yolu var mı?
Is there any way we can work out a deal on the price ?
Sıkı bir pazarlık yapıyorsun
You drive a hard bargain
En azından B2 seviyesine ulaşmak zorundayım
I have to reach at least B2 level .
Çok kafa karıştırıcı
So confusing
Bir arkadaşım orada staj yaptı
A friend of mine did an internship there.
Onu beğenmeyeceğimi tahmin etmiştim
I guessed that I wasn’t going to like it
Oldukça şatafatlı (havalı) konuşmaya çalışıyorum ve oldukça İngiliz
I am trying to speak quite posh now and quite English
Rahatlamak için biraz zaman geçireceğim.
I’m going to take some time to relax
Bende varım
Count me in
Beklediğimden çok daha fazlasını harcadım
I spent way more than I expected
Buna kafayı takmıştım …
I was fixated on this ….
Gürültüden bıktım
I’m sick of the noise
İşim başımdan aşkındı
I was slammed with work
Kelebekleri kovalıyordum
I was chasing butterflies
Telefon konuşmama o kadar dalmıştım ki, gittiğini fark etmedim.
I was so engrossed in my phone call I didn’t realize she had wandered off
Gençken ünlü bir aktris olmayı ardulardım heveslenirdim
When I was young, I would aspire to be a famous actress
Hayatı dolu dolu yaşamayı ihmal ediyorsun
You neglect to live life to the fullest
Onu iki sene önce sahiplendim O neredeyse 3 yaşında
I adopted her 2 years ago she is almost three
Şımarık çocuk
Spoiled child
Determinated
Azim
Consistent
Istikrar