Random Flashcards
to conquer
fethetmek
to assosinate
suikast
mayor
belediye başkanı
minus/subzero
eksi
below
altında
above
üstünde
civilazation
medeniyet
mining
madencilik
artificial
yapay
natural
doğal
long-distance
uzun mesafe
lorry
kamyon
per capita
kişi başına
substitute
vekil (yedek)
short sighted
miyop
narrow
dar
broad
geniş
genre
tür
boil
kaynatmak, haşlamak
dormitory
yurt
poverty
fakirlik
All of you/us/them Many of you/us/them Some of you/us/them (A) few of you/us/them Both of you/us/them Neither of you/us/them None of you/us/them Any of you/us/them --> (soru ve negatif) hiç, (pozitif) her
-
Both of us –> opsiyon 2
Neither of us –> opsiyon 2’den fazla
All of them –> opsiyon 2’den fazla
None of them –> opsiyon 2’den fazla
-
drought
kıtlık
femine
açlık
emerge
ortaya çıkmak
abundant
bereketli
accompany
eşlik etmek
adhan
ezan
pray
dua etmek
collapse
çökmek
algeria
cezayir
morocco
fas
sting
sokmak
hornet/wasp
eşek arısı
urinate
çiş yapmak
swamp
bataklık
am/is/are + to + V1 = Zorunluluk
How am I ever to know?
-
giant
dev
malaria
sıtma
wind up
sona ermek
to make sb’s mind up /to decide
karar vermek
trip
ayağı takılmak
I would – I’d + V1
I had – I’d + V3
-
according to
-e göre
round about
yaklaşık
in advance
peşin
solicitor/prosecuter
savcı
ferry boat
vapur
martyr
şehit
to be on duty/sentinel
nöbetçi
wisdom
bilgelik
represent
yansıtmak, temsil etmek
correspondence
mektuplaşma
tend
yönelmek
clock in
işe başlamak
initial
ilk, baştaki
grogginess
sarhoşluk
accurate
kesin, doğru
tackle
uğraşmak, üstesinden gelmek
yak
tibet sığırı
tibet öküzü
hedgehog
kirpi
superior
üstün
survey
anket
deny
inkar etmek
as well as = too
-
feat
beceri
substantially
oldukça
excluded
dışlamak
hariç tutmak
sake
uğruna
purely
yalnızca, sadece
equality
eşitlik, denklik
equity
adalet, tarafsızlık
equitable
adil
outcome
sonuç
inherent
doğal
irrational
mantıksız
routinely
rutin
subject to
bağlı olmak
purpose
amaç
affirmative
olumlu
counteract
karşı koymak
merit
hak, değer, yetenek
inferior
aşağı, değersiz
presto
çabuk, hızlı
presto
çabuk, hızlı
tune in
(radyo) dalgayı ayarlamak
belli bir istasyonu açmak
(deyim-) anlamak/kavramak/bir şeye konsantre olmak
visualise
hayalinde canlandırmak
görselleştirmek
familiar
tanıdık
adjustment
ayarlama
adaptasyon
uyarlama
knock-on effect
zincirleme etki
vital
yaşamsal
hayati
to be looming
yaklaşmak (sınavlar vs.)
very + weak
strong (completely/utterly/extremely
correspondent
muhabir
round-up
toplamak/tamamlamak/bitirmek
yuvarlamak (sayı)
glide
süzülmek (havada süzülmek)
kaymak
aimed at
_i hedeflenmiş
yönelik
impairment
sakatlık
azalma
bozulma
descending
alçalan
eksilen
inme/iniş/inen
frustration
hüsran
düş kırıklığı
aboriginal
yerli
aborjin
bushfood
avustralya aborjinleri tarafından besin olarak kullanılan bitkiler
yerel avustralya yemeği
witchetty
böcek larvası (aborjinler tarafından yenilen)
patrol
devriye
indigenous
yerli
yöreye özgü
drawback
çekince
zorluk
sorun
unspoilt
çürümemiş, bozulmamış
revise
tekrarlamak (ders)
gözden geçirerek düzeltmek
further
daha ileri
(ilerlemesine) yardım etmek
kolaylaştırmak
reinforce
/reinforcement
pekiştirmek
sağlamlaştırmak
/güçlendirme
takviye
aisle
koridor
geçit
ara yol
distinct
belirgin
farklı
bağımsız
recipe
tarif
grub
yedirmek
kazmak
eşelemek
çapalamak
grub
yedirmek
kazmak
eşelemek
çapalamak
tough
kaba
throughout
boyunca, baştan başa
through
vasıtasıyla
though
rağmen
parsley
maydonoz
snooker
bilardo
marbles
bilye
crow
karga
duvet
yorgan
peas
bezelye
sparrow
serçe
stir
karıştırmak
arouse
uyandırmak, canlandırmak
mud
çamur
iftira
sensibly
mantıklı şekilde
sensible
mantıklı
feeble
zayıf, kuvvetsiz
result from
_den kaynaklanmak
indication
anlatma, belirti, gösterge
remark
söz söyleme
fark etme
amplification
detaylandırma
güçlendirme
interpretation
yorum, değerlendirme
machinery
makineyi oluşturan araç-gereçler
indefinitely
belirsiz,süresiz
sonsuza kadar
revere
saymak, saygı göstermek
behold
gözlemlemek
investment
yatırım
set off
yola çıkmak, başlatmak
invariably
değişmez şekilde
defy
karşı gelmek
implication
sonuç, çıkarım
indicative
gösteren, belirtici
densely
yoğun şekilde
formulate
kesin olarak belirlemek
reversal
terslik, aksilik
resentful
içerlemiş, üzülmüş, kırılmış
supreme
yüksek, yüce
en yüksek rütbeli
abundantly
bol, çok
rainfall
yağış miktarı
complementing
tamamlayıcı
torn
yırtık
distinct (from)
belirgin
run up
fırlamak, artmak
contemporary
çağdaş
be fed up with
bezmek, usanmak
steep
dik, sarp
summit
dağ zirvesi
chuckle
kıkırdamak
declaration
bildiri
caliphate
halifelik
indecisive
kararsız
keep on
sürdürmek, çıkarmamak
welfore
refah, zenginlik
make up for
telafi etmek
alternation
birbirini izleme, değişim
columnist
köşe yazarı
prediction
tahmin
recurrence
tekrarlama
emergence of trouble
sorunların ortaya çıkması
coherent
tutarlı
sharp decline
sert düşüş
clerk
memur, tezgahtar, sekreter
strive
çabalamak
shrink
küçülmek
daralmak
sweep
silmek, süpürmek