Osmanlı Türkçesi Grameri Okuma Ünite 1 Çalışması 3 Flashcards
ﻗﻮّﺕ
ḳuvvet
ﺣﻜﻤﺎﺀ
Ar. ḥakіm’in çoğul şekli ḥukemā’
Hakîmler, filozoflar, ilim adamları
ﻣﺘﻘﺪّﻡ
Ar. teḳaddum “öne geçmek, önde bulunmak”tan muteḳaddim
- Önde bulunan, öne geçen, öndeki: Bu iş diğerlerine mütekaddimdir (Şemseddin Sâmi).
- Zaman îtibâriyle eskimiş, eski.
ﻣﺘﺄﺧّﺮ
Ar. te’aḫḫur “gecikmek”ten mute’aḫḫir
Sonra gelen, sonraki:
ﺍﺧﺘﻼﻒ
Ar. ḫilāf “arka; ayrılık, muhâlefet etmek”ten iḫtilāf
İhtilâfat (ﺍﺧﺘﻼﻓﺎﺕ) i. (Ar. çoğul eki -āt ile) Anlaşmazlıklar, ihtilâflar.
ﻣﺎﺩّﻳّﻮﻥ
Ar. māddі “maddeci”nin çoğul eki -ūn almış şekli māddiyyūn
Materyalist dünya görüşünü benimseyen kimseler, maddeciler
ﺗﻔﺮﻳﻖ
Ar. farḳ “ayırmak”tan tefrіḳ
- Ayırma, ayrılma:
ﺗﻔﺮﻗﻪ
Ar. farḳ “ayırmak”tan tefriḳa
- Sürekli anlaşmazlık, ayrılık, nifak, ihtilâf:
ﺗﺰﻳﻴﻒ
Ar. zeyf “kalp para”dan tezyіf
- Değersiz göstermeye çalışma, aşağılama, küçültme
:
ﻣﻄﺎﻟﻌﻪ
Ar. ṭulū‘ “doğmak; vâkıf olmak”tan muṭāle‘a
- Etraflıca düşünme, inceleme, tetkik:
Mütâlaat (ﻣﻄﺎﻟﻌﺎﺕ) i. (Ar. çoğul eki -āt ile) Mütâlaalar, tetkikler, düşünceler:
ﺗﻘﺪّﻡ
Ar. ḳudūm “önüne geçmek”ten teḳaddum
- İleri geçme: Türkler’de takdim ve takaddüme hâcet yoktur
- Önce gelme, önce davranma:
ﻣﻘﺮّ
Ar. iḳrār “kabullenmek, râzı olmak”tan muḳirr
Gerçeği yâhut suçunu bütün açıklığıyle dosdoğru söyleyen, ikrar ve îtiraf eden (kimse):
ﺫﻫﺎﺏ
Ar. ẕehāb
- Bir fikir veya düşünceye uyma, sâhip olma; sanma, öyle zannetme, zan:
ﺍﻓﺮﺍﺩ
Ar. ferd’in çoğul şekli efrād
ﻣﺴﻠﻢ
Ar. teslіm’den musellim
- Teslim eden, veren.