Lesson 1 Flashcards
alçak
- Yerden uzaklığı az olan, yüksek karşıtı
- Aşağı, yüksek olmayan
- Kısa
- Bile bile en kötü, en ahlaksızca davranışlarda bulunan, aşağılık, soysuz, namert, rezil hain
tüketim
1 İsim
Tüketmek işi
2 Üretilen veya yapılan şeylerin kullanılıp harcanması, yoğaltım, istihlak, üretim karşıtı
namert
Korkak, alçak, mert olmayan
talep
- Bir kimseden bir şeyi yapmasını veya yapmamasını isteme, dileme, istem
- İstek
yatık
Dik olmayan, eğik, yatırılmış bir durumda olan
sloping, slanting, leaning to one side
eğilmek
incline, bend, lean
dar gelmek
1 sıkıntı ve huzursuzluk vermek
aralamak
left ajar, half open
teşhis
diagnosis
teşhisi konulmak
to be diagnosed
direnç
resistance, resilience
bütünlük
integrity, completeness, wholeness, collectivity
imkan
possibility, opportunity, means
anlamına gelmek
mean
bağlantı
connection, tie, link
zorlayıcı
compulsive
obsesif kompulsif bozukluk
zorlayıcı nedenler- circumstances beyond one’s control
bozukluk
disorder, failure, defect
sahici
real, genuine, true
sahicilik
authenticity
bunaltıcı
depressing, oppressive
bunaltmak
bore, depress, weigh down
mahçup etmek
overwhelm, make somebody feel small
ayakta kalmak
stand, survive, remain standing
kıpırdatmak
stir, wriggle, move
küçümsemek
belittle, underestimate, deprecate
değmek
touch
yenilmek
to be defeated, succumb to
ezilmek
crush, squeeze
ezmek
crush, overbear, thread under foot
itimat etmek
rely upon, put one’s trust, trust
güvenmek
ölüm kalım
life or death
alçak gönüllülük
humility
alçak gönüllü - aşağı olanları kendisiyle eşit tutan veya kendi değerini olduğundan aşağı gösteren (kimse), mütevazı
eşit tutmak
equate
ıssızlaşmak
become deserted, desolate
kararlaşmak
to be agreed upon
tahammül
endurance, patience, toleration
karşı koymak
oppose, resist, withstand
duyarlılık
sensivity, tenderness
idam etmek
execute
eşik
threshold, verge, brink
gezinmek
walk about, rove, ramble, pace
yıldönümü
anniversary, jubilee
yılmak
be sick of, dread
sürüklemek
drag, haul, pull
serüven
romance, adventure
dip dibe
side to side
kıyaslamak
to compare
içselleştirmek
to interiorise
ballandırmak
to exaggerate
bilimkurgu
science fiction
mahrum kalmak
to be destitute of
mahrum bırakmak
to deprive of
çiğnemek
to trample, crush
denk gelmek
to run into
kulak misafiri olmak
to eavesdrop, overhear
küçük düşürmek
to humiliate
bir arada
together
kıyasla
by comparison
muzdarip olmak
to suffer from
yapışmak
to cling to, hang
yağdırmak
to shower, pour
kızdırmak
to tease, anger
yaka paça
by force
eksiltmek
to diminish, lessen, extract
sürdürülebilir
sustainable
parmaklık
rail, bar, fencing
zulmetmek
to victimize
kaydolmak
to enroll, register, sign up
tanıdık gelmek
to look familiar
yükselişte
on the rise
söküp atmak
to wrench out
yer yer
everywhere
kabalık etmek
to behave rudely
geri zekali
retarded
sayıklamak
to be delirious, talk in one’s sleep
unutkanlık
forgetfulness, absentmindedness
alıkoymak
to detain
yabana atmak
to underestimate, wave away, shrug off, disregard
sağlam
solid, durable
ibret
warning, example, lesson
çamur
mud, slosh
çökmek
to fall down, collapse
kemirmek
to gnaw, corrode
bağışıklık
immunity
galibiyet
victory
sevimli
cute
hakikat
truth, essence, verity, right
sermek
to lay out
sonuca varmak
to come to the conclusion
alt etmek
to defeat, overcome