ilmihal Flashcards

1
Q

Ehl-i sünnet’in önemli iki kolu olan……

A

Eş‘arîler ve Mâtürîdîler

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
2
Q

….Allah’ın iradesinin her şeyi kuşattığını dikkate
alarak, bu iradeye küllî (genel) irade adını vermişler ve böyle bir nitelendirme ile onu, kulun iradesinden ayırt etmek istemişlerdir.

A

Eş‘arîler

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
3
Q

Mâtürîdîler ise,
Allah’ın iradesine…

A

ilâhî ve ezelî irade

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
4
Q

… terimlerini
kulun iradesinin iki yönünü belirtmekte kullanmışlardır

A

küllî ve cüz’î irade

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
5
Q

İnsanlar fiillerde gerçek bir….

A

irade hürriyetine sahiptirler.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
6
Q

İnsanın sevabı ve cezayı hak etmesi, belli
işlerden sorumlu olması bu…….

A

hür iradesi

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
7
Q

İnsanın fiilleri…..

A

zorunlu (ıztırarî) fiiller ve ihtiyarî (iradeli) fiiller

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
8
Q

Ehl-i sünnet’e göre…..

A

Allah’ın şerri irade edip yaratması kötü ve çirkin değildir.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
9
Q

Yegâne rızk veren (rezzâk-ı âlem) Allah Teâlâ’dır.
Rızkı yaratan ve veren Allah Teâlâ’dır.
Haram olan bir şey, onu kazanan kul için rızık sayılır.
Herkes kendi rızkını yer.

A

Ehl-i sünnet

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
10
Q

e İslâm’ın fert ve
toplum hayatının değişik yönleriyle ilgili şer‘î-amelî hükümlerini bilmenin ve
bu konuyu inceleyen ilim dalının özel adı…

A

Fıkıh

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
11
Q

Fıkhın, şer‘î delillerden
elde edilen fıkhî hükümleri sistematik tarzda ele alan dalına….

A

fürû-i fıkıh

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
12
Q

Fıkıhın, delillerden hüküm elde etme metodunu inceleyen dalına da…

A

usûl-i fıkıh

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
13
Q

Fıkıh ilminde uzman olan kimselere…….

A

fakih (çoğulu fukahâ)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
14
Q

Fıkıh ferdin Allah’a, kendine ve topluma karşı amelî sorumluluklarını, beşerî ilişkilerin sübjektif, ahlâkî ve objektif (hukukî) yönlerini
bütünüyle kuşattığından ve bir bakıma İslâm toplumunun dini anlama ve
yaşama tarzını ve çeşitliliğini, kültür ve geleneğini temsil ettiğinden….

A

n İslâm
hukuku t

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
15
Q

Hükümlerin kaynağını teşkil
eder……

A

Kur’ân-ı Kerîm ve Hz. Peygamber’in sünneti

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
16
Q

Metinden (nas) hüküm çıkarma metodolojisini konu alan
bir ilmin tarihte müslümanlar tarafından ilk defa kurulmuştur…….

A

usûl-i fıkıh

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
17
Q

araştırılan hususta şer‘î-amelî nitelikteki hükme ulaştıran vasıtaya…..

A

delil

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
18
Q

fıkhî bir hükmün dinîhukukî dayanağı (edille-i şer‘îyye, edilletü’l-ahkâm)…….

A

delil

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
19
Q

aklî ve mantıkî metotlar

A

şer‘î (dinî-hukukî) delil

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
20
Q

Şer‘î deliller….

A

ittifak edilen-ihtilâf edilen deliller

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
21
Q

şer‘î delillerden asli olanlar…

A

Kitap, Sünnet, icmâ ve kıyas aslî deliller

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
22
Q

fer‘î veya tâli deliller..

A

istihsan, istislah (mesâlih-i mürsele), istishâb,
sedd-i zerâyi‘ gibi deliller

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
23
Q

aslî
delillerin bir diğer adı……

A

“dört delil”dir (edille-i erbaa)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
24
Q

Kitap, yani Kur’an Hz. Peygamber’in sünnetiyle birlikte İslâm dininin ve
onun dinî-hukukî (şer‘î) hükümlerinin….

A

aslî kaynağını teşkil eder.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
25
Kur'an ve Sünnet'in doğru ve tutarlı biçimde anlaşılmasını sağlayacak metot ve kuralları belirlemeyi hedefleyen bir ilmî disiplin....
Fıkıh
26
Ancak Kur'an âyetleri İslâm'ın aslî kaynağı....
bilimsel çabayı ve metodolojiyi gerektirir
27
Kur'an'ın anlaşılmasında, âyetlerin lafzı kadar Kur'an'ın bütüncül anlatımı, ilke ve hedefleri, Hz. Peygamber'in açıklama ve uygulaması....
fıkıh doktrin ve geleneği
28
Hz. Peygamber'in söz, fiil ve onayları (takrir) demek olup İslâm dininin Kur'ân-ı Kerîm'den sonraki ikinci ana kaynağını teşkil eder.
sünnet
29
Hz. Peygamber'in yolunu izleyerek yapılan fakat farz ve vâcip kapsamında olmayan fiiller....
ilmihal literatüründe sünnet
30
Hz. Peygamber'in vefatından sonraki herhangi bir devirde şer‘î bir meselenin hükmü üzerinde fikir birliği etmeleridir" şeklinde tanımlanır. Tanım, icmâın oluşmuş sayılabilmesi için hangi şartların arandığı....
icma
31
.......kesin ve bağlayıcı bir kaynaktır.
sarih icmâ
32
.......bağlayıcı delil olup olmayacağı ise fakihler arasında tartışmalıdır.
Sükûtî icmâın
33
İlmî kanaatlerin belirgin hale gelmesini ve büyük çoğunluğun görüşünün ortaya çıkmasını sağlayacak bir........
fıkıh akademisinin
34
Naslarda (Kitap ve Sünnet'te) hükmü bulunmayan fıkhî meseleye, aralarındaki illet (gerekçe) birliği sebebiyle, naslarda düzenlenmiş meselenin hükmünü vermek" şeklinde tanımlanır.
Kıyas
35
Kıyas işlemini meydana getiren unsurlara
"erkânü'l-kıyas" (kıyasın rükünleri) denir
36
Hükmü nas tarafından belirlenmiş fıkhî olay.
: Asıl Hüküm
37
Nas tarafından belirlenmemiş fıkhî olay.
Fer‘. Hükmü
38
Asıl hakkında sabit olan ve kıyas yoluyla fer‘e de uygulanmak istenen hüküm.....
Aslın hükmü
39
Asla ait hükmün konmasına esas teşkil eden özellik.
İllet
40
hem "yarar sağlama"yı hem "zararı savma"yı ifade eder
maslaha
41
Maslahanın bu iki yönü....
"celbü'l-menfaa" (veya celbü'l-maslaha), ikincisi için "der'ü'l-mefsede" veya "def‘ü'l-mefsede"
42
Nasların kapsamına girmeyen ya da "illet" bağı kurularak (kıyas yoluyla) nasta düzenlenmiş bir olaya bağlanamayan fıkhî bir meselenin hükmünü İslâm fıkhının genel ilkelerine göre belirleme yöntemine...
"istislâh"
43
Hükme ulaşırken esas alınan maslahatlara da...
"mesâlih-i mürsele
44
Mâşerî vicdanın kanaati olarak ortaya çıkan ve yazılı hukuk kurallarından ayrı olarak hukuk normu görevi üstlenen örf ve âdet kurallarının tümü..
örf ve âdet hukukunu meydana getirmektedir.
45
bir toplumdaki örf ve âdetin geçerliliği için onun yaygın ve sürekli olması, nasların lafzına ve ruhuna yani İslâm hukukunun temel ilkelerine aykırı düşmemesi gerekir.
Bu şartları taşıyan örfe sahih örf, taşımayana da fâsid örf adı verilir.
46
daha önce varlığı bilinen bir durumun –aksine delil bulunmadıkça– varlığını koruduğuna hükmetme yöntemidir.
istishâb,
47
"şahsî görüş, düşünce ve kanaat"
re’y
48
"fakihin şer‘î-amelî bir meselenin hükmünü ilgili delillerden çıkarabilmek için olanca gayreti sarfetmesi"
İctihad sarf etmesidir ve bu kimselere müctehid denir.
49
İslâm'ın, farklı dönem ve bölgelerde insanoğlunun karşılaştığı problemlere genel veya özel çözüm getirebilmesi, insanı iyi, doğru ve güzele yönlendirebilmesi için Kitap ve Sünnet'in anlaşılması, yorumlanması ve sınırlı nasların sınırsız olaylara uzanması demek olan...
ictihad
50
Bu itibarla, günümüzde ictihadı bireysel bir çaba ve başarı olarak nitelendirmek yerine, değişik ilim dallarında uzmanlaşmış kimselerden oluşan bir....
ictihad şûrasın
51
dinî hitapla yükümlü tutulan, düşünce, söz ve davranışlarına birtakım dünyevî-uhrevî, dinî-hukukî sonuçlar bağlanan aklî melekeleri yerinde (âkıl) ve ergin (bâliğ) olan insan demektir.
Mükellef
52
kişinin dinin hitabına muhatap olması halini ifade eden bir terimdir.
mükellefiyet
53
diğer bütün varlıklar arasında sadece insanın ehliyet ve sorumluluk taşıdığına işaret edilir. İnsanın dinin hitabına ehil olması akıl denilen anlama, düşünme ve ona göre davranma kabiliyetine sahip bulunması sebebiyledir.
. İnsanın bu anlamdaki ehliyet ve sorumluluğuna İslâm âlimleri ehliyyetü'l-hitâb
54
İslâm hukukunda ehliyet iki başlıktır.
"vücûb ehliyeti" ve "edâ ehliyeti"
55
.......kişinin haklara sahip olabilme ve borç altına girebilme ehliyetidir.
Vücûb ehliyeti
56
.........kişinin dinen ve hukuken muteber olacak tarzda davranmaya ve hukukî işlem yapmaya elverişli oluşu demektir.
Edâ ehliyeti
57
Edâ ehliyetinin temelini......
akıl ve temyiz gücü teşkil eder.
58
Kişinin iyiyi kötüden, faydalıyı zararlıdan ana hatlarıyla olsun ayırabilmesi demek olan ......
temyiz
59
Kişiler yaklaşık olarak yedi yaşından bulûğa kadar...... dinî ödevlerle ve bedenî ibadetlerle mükellef değildir.
mümeyyiz
60
..... on yaşından itibaren namaz ve oruçla mükellef sayılacağı görüşündedir.
Ahmed b. Hanbel
61
İslâm âlimleri, mümeyyiz çocuk mükellef tutulsun-tutulmasın, imanın ve ifa ettiği ibadetlerin....
sahih
62
Ancak bulûğdan önce yapılan......... sahih olsa bile bulûğ sonrası farz olabilecek hac farîzasını düşürmez.
hac ibadeti
63
Mümeyyiz çocuğun ve bu hükümde olan kimselerin yaptığı hukukî işlemlere gelince hibeyi, ............ vasiyeti kabul gibi sırf fayda yönü bulunan ve mal varlığında artışa yol açan hukukî işlemleri kimsenin izin ve onayına bağlı olmaksızın geçerli olur.
sadaka
64
İslâm dininin, insanların dünya ve âhiret mutluluğunu sağlamak üzere getirdiği kuralların bütününe .....
şer‘î hükümler (ahkâm-ı şer‘îyye) veya ilâhî hükümler (ahkâm-ı ilâhiyye) tabir edilir.
65
...... âyet ve hadislerin doğrudan ifade ettiği hükümler anlaşılır ve bunlar da konuları itibariyle itikadî, ahlâkî ve amelî olmak üzere üç ana gruba ayrılabilir.
Şer‘î hüküm
66
âyet ve hadislerin doğrudan ifade ettiği hükümler anlaşılır ve bunlar da konuları itibariyle ......., .........ve .........olmak üzere üç ana gruba
itikadî, ahlâkî ve amelî
67
Amelî hükümler, itikadî hükümlere nisbetle ikinci derecede oldukları için bunlara.......
ahkâm-ı fer‘iyye
68
........... insan ruhunu ve iradesini terbiye eden, düşünme yeteneğini geliştiren, fikrî olgunluğunu artıran, dünyevî menfaati bulunsun veya bulunmasın sırf Allah'ın rızâsını kazanmak için yapılan fiil ve davranışlardır.
ibadetler
69
ibadetlerle ilgili dinî hükümlere...........
"taabbüdî hükümler"
70
.........ferdin diğer fertlerle ve toplumla ilişkilerini düzenler, bunları belli kurallara ve sonuçlara bağlar.
Muâmelât ahkâmı
71
bunlar namazın ve nikâhın birer parçası olmadığı gibi abdest ve şahit namazı ve nikâhı zorunlu kılmaz. Şâri‘ bir şartı bir hükmün muteber olması için gerekli görmüşse buna............
şer‘î şart
72
İnsanların kendi hukukî işlemleriyle ilgili olarak ileri sürdükleri şartlara..........
ca‘lî şartlar
73
Fesadın sözlükte "bozulma", ifsadın "bozma", fâsidin de "bozuk" olan şey" anlamına geldiğini biliyoruz. Bundan hareketle, bir ibadeti bozan veya bir hukukî işlemi sakatlayan fiil ve eksikliğe............
müfsid
74
teklifî hükümlerin tamamı netice itibariyle dinî mükellefiyetin birer yönünü ifade ettiğinden dinî terminolojide.........
mükellefîn (mükelleflerin fiilleri)
75
Yine usulcülerin çoğunluğu teklifî hükmü şâriin hitabına nisbet ederek icab, nedb, ibâha, kerâhe ve tahrîm şeklinde beş kısma ayırırken Hanefîler bunu farz, vâcip, mendup, mubah, tenzîhen mekruh, tahrîmen mekruh, haram şeklinde yedi kısma ayırarak inceler. Bu kavramlar aynı zamanda
ef‘âl-i mükellefînin de bölümlerini
76
...............azîmet ve ruhsat kavramlarının da ilâvesiyle mükellefin muhatap olduğu, yani bilmekle, buna uygun davranmakla yükümlü tutulduğu bütün amelî hükümleri ifade eden geniş bir kapsam kazanmıştır.
ef‘âl-i mükellefîn
77
Allah ve Resulü'nün mükelleften yapılmasını kesin ve bağlayıcı tarzda istediği fiil ........
farz
78
vitir namazı, fıtır sadakası, namazda Fâtiha'- nın okunması gibi yükümlülükler .......... olarak nitelendirilir.
vacip
79
Bununla birlikte Hanefîler'in bazan vâcip kavramını farzı da içine alacak şekilde kullandıkları veya amelî yönden bağlayıcı oluşunu dikkate alarak vâcip için........
amelî farz
80
Şâriin bir fiilin yapılmasını emir sigası ile istemesi ve aksine delâlet eden bir karînenin bulunmaması. Şâriin bir fiilin yapılmasını "farz oldu", "emrolundu" gibi bağlayıcılık bildiren bir ifade ile istemesi Haber verme değil, emir kastedilen bazı haber cümleleri de farz hükmü ifade eder.
Bir fiilin farz olduğunu gösteren deliller
81
farz iki çeşittir.....
ameli ve itikadi farz
82
Farz, mükellefin ifa sorumluluğu açısından ikiye ayrılması.......
farz-ı ayın ve farz-ı kifâye
83
Şâriin her bir mükellefin ayrı ayrı ifa etmesini istediği mükellefiyettir.
Farz-ı ayın
84
Müslümanların ferden değil de toplum olarak sorumlu oldukları mükellefiyetlerdir.
Farz-ı kifâye
85
Toplumda farz-ı kifâyeyi ifa edecek ikinci bir ehil kimse kalmadığında artık bu farz tek ehil kimse için ...........
farz-ı ayın hükmünü alır
86
Fakihlerin çoğunluğuna göre farz ile eş anlamlı olup şâriin mükelleften yapılmasını kesin ve bağlayıcı tarzda istediği fiil demektir.
vacip
87
Hanefîler vâcibi çoğu yerde..........
"amelî farz" olarak da adlandırırlar.
88
Kat‘î bir delile yakın derecede kuvvetli görünen zannî bir delille sabit olan vâcipler. Bu kısma giren vâcipler........
amelî farz veya zannî farz
89
...................farz ve vâcip dışında yapılması uygun görülen davranışlar –kuvvetliden zayıfa doğru olmak üzere–; sünnet, müstehap (mendup) ve âdâb olarak sıralanır.
Hanefî fıkhında
90
Allah ve Resulü'nün kesin ve bağlayıcı olmayan tarzda yapılmasını istediği veya tavsiye ettiği fiillerin tamamını kapsamak üzere.........
mendup denir. tavsiye demektir.
91
Sünnet kendi içinde üç kısma ayrılır.....
Müekked sünnet, gayr-i müekked sünnet, zevâid sünnet.
92
Hz. Peygamber'in devamlı yaptığı, sırf bağlayıcı ve kesin bir emir olmadığını göstermek için nâdiren terkettiği fiillere..........
müekked sünnet
93
Hz. Peygamber'in ibadet ve taat türünden olup bazan yaptığı bazan da terkettiği veya çoğu zaman yaptığı bazan da terkettiği fiil ve davranışlara...........
gayr-i müekked
94
Bu iki sünnet (müekked ve gayr-ı müekked) çeşidine........
"hüdâ sünneti
95
Hz. Peygamber'in, Allah katından bir tebliğ veya Allah'ın dinini açıklama niteliği taşımaksızın insan olması itibariyle yaptığı normal ve beşerî davranışlara ise...............
zevâid sünnet veya âdet sünneti
96
Şâfiî mezhebinde ayrıca vitir namazı ve şevvalde tutulan altı gün oruç için...........
revâtib sünnet
97
Peygamber'in bazan işleyip bazan terkettiği......... âdâb ve ahlâk kuralları e yapılması terkinden evlâ olan fiiller arasında en alt sırayı işgal eder.
müstehap
98
Bundan sonra yapılması ile terkedilmesi müsâvi olan............. mükellefi yapıp yapmamakta serbest bıraktığı fiiller. Helâl, câiz, mutlak.
mubah fiiller
99
Fıkıh usulünde...........................ele alınır. Bunlardan vâcip ve mendup yapılması gerekenleri, haram ve mekruh ise yapılmaması gerekenleri ifade eder.
şer‘î-teklifî hüküm beş kategoride
100
Bir fiilin mubah olduğu; şâriin o şeyin helâl ve mubah olduğunu bildirmesiyle (meselâ bk. Bakara 2/187, Mâide 5/5), işlenmesi halinde bir vebal ve günahın, dinî bir sakıncanın bulunmadığını ifade etmesiyle..........
e şer‘î mubah, ikincisine ise aklî mubah adını verirler. Aklî mubah, berâat-i asliyye veya istishâbü'l-asl terimleriyle de açıklanır.
101
Şâriin yapılmamasını kesin ve bağlayıcı tarzda istediği bir fiil. Harama yakın
Tahrimen Mekruh
102
Şâriin yapılmamasını kesin ve bağlayıcı olmayan bir tarzda istediği fiildir. helale yakın
Tenzihen mekruh
103
Hanefîler'den İmam Muhammed de tahrîmen mekruhu ........... olarak nitelendirmekte
haram
104
Haksız olarak ele geçirilen arazide namaz kılmak.
haram
105
Müslümanlar, Allah'ın yasaklarını gerek maddî unsur ve gerekse nihaî hedef itibariyle iyi kavrayabildikleri ölçüde iyi müslüman olurlar, lâyık oldukları ölçüde dünyevî ve uhrevî karşılığa ulaşırlar.
sünnetullah
106
Öte yandan İslâm dininin bir şeyi haram kılışı ve gayri meşrû olarak nitelendirmesi birçok ........... dayanır.
hikmet
107
Hile ve dolaylı yollar gayri meşrû olanı helâl kılmaz. Bilgisizlik bu konuda mazeret olmadığı gibi kişinin niyetinin iyi olması da çoğu zaman yeterli değildir. Vasıtaların da gayeler gibi meşrû olması gerekir. Haramın adını değiştirmek, çoğunluğun o işi yapıyor olması ölçü alınarak meşrû görmek de kişiyi mesuliyetten kurtarmaz.
haram
108
"bir şeye kesin olarak yönelmek, niyetlenmek" anlamındadır. farz, vâcip, sünnet, müstehap niteliğindeki bir davranışın yapılmasını; haram, mekruh gibi davranışların da yapılmamasını ifade eden bütün teklifî hükümleri içine alır.
azimet
109
Sözlükte "kolaylık, devamlı olan" ruhsat, fıkıh ilminde "meşakkat, zaruret, ihtiyaç gibi ârızî bir sebebe bağlı olarak azîmet hükmünü terketme imkânı veren ve yalnız söz konusu ârızî durumla sınırlı bulunan hafifletilmiş ve geçici hükmü" ifade eden bir terimdir.
ruhsat