GIS Flashcards
Vestibulum Orise açılan bezler
Gl. Parotidea
Gl. Buccalis
Gl. Labialis
Gl. Molares
Cavitas oris propriaya açılan bezler
Gl. Submandibularis
Gl. Sublingualis
Gl. Palatinae
Isthmus fauciumu arkadan sınırlayan yapı
Arcus palatoglossus
Yumuşak damak kasları
M. Tensor veli palatini M. Uvulae M. Palatoglossus M. Palatopharngeus M. Levator veli palatini
Isthmus fauciumu genişleten be daraltan kas
M. Levator veli palatini genişletir.
M. Palatoglossus daraltır.
Yumuşak damak kasları innervasyonu
M. Tensor veli palatini n. mandibularis
Diğerleri plexus pharngeus (9,10,11)
M. Stylopharngeus kasını innerve eden sinir
N. Stylopharngeus
Dilin üst yüzünde görülen V şeklindeki oluk ve bunun ortasındaki oluşum
Sulcus terminalis linguae
Foramen caecum
Dil ve epiglottica arasındaki sığ çukur
Vallecula epiglottica (N. Laryngeus sup/ r. internus)
Dil papillaları
Papillae vallatae (acı)
P. Foliatae (ekşi)
P. Fungiformis (tatlı)
P. Filiformes (mekanik)
Dilin ekstrensik kasları
M. Genioglossus
M. Styloglossus
M. Palatoglossus
M. Hyoglossus
Dilin intriksik kasları
M. Transversus linguae
M. Verticalis linguae
M. Longitudinalis superior ve inferior
Dil kaslarının sinirleri
N. Hyoglossus
Sadece M palatoglossus plexsus pharyngeus
Dilin sinirleri
TAT DUYUSU N. Vagus N. Glossofaringeus N. Facialis(chorda tympani) SOMATİK DUYU N. Vagus N. Glossofaringeus N. Mandibularis(N. lingualis)
Dilin damarları
A. Lingualis (a. carotis externa)
V. Lingualis (V. jugularis interna)
Dilin lefleri
Nodi submentalis
N. Submandibularis
N. Juguloomohyoideus
N. Jugulodigastiricus
Gl. Parotidea nerde yer alır
Fossa retromandibularis
Fossa infratemporalis
Gl parotidea içinden ne geçer
A. Carotis externa A. Maxillaris A. Temporalis superficialis V. Maxillaris V. Temporalis superficialis V. Retromandibularis N. Facialis
Gl. Parotidea innervasyonu
N. Glossofaringeus(n. auriculotemporalis ile taşınır)
Ductus parotideusun seyri
M. Masseterin üzerinden geçer. M. Buccinator’u deler.
Gl submandibularis neyi kavrar?
M. Myohiyoideus
Derin ve yüzeyel parçanın altında kalanlar
Derin parçanın altında kalan m. mylohyoideus
Yüzeyel parçanın v. facialis
Ductus submandibularis neyi çarprazlar
N. Lingualis
Nasopharynx’i burun boşluğuna bağlayan oluşum
Choana
Nasopharynx’de bulunan tonsillalar
Tonsilla pharngea-tubaria(gerlach bademciği)
Tonsilla tubaria’nın mukoza ile kaplanmış hali
Torus tubarius
Torus tubarius’dan sarkan plikalar
Plica salpingopharyngea (M. Salpingopharngea) Plica salpingopalatina (İçi boş)
Tonsilla pharyngeus’un arkasındaki çukur
Recessus pharngeus
Crista palatopharyngea
M. Constrictor pharyngeus superior’un bit parçası oluşturur. Yutma sırasında yumuşak damakla birlikte orofarinks ve nasofarinks bağlantısını keser.
Arcus palatoglossus/palatopharngeus
Tonsilla lingualis/palatina
Vallecula epiglottica yapılarını innerve eden sinir
N. Glossofaringeus
Bu yüzden bağdemciği ağrıyan çocuğun kuşağı da ağrır.
Recessus piriformis
Pars laryngea pharngis’in ön-yan duvarıdır. Mukoza altında n. laryngeus süperior’un r. internus dalı geçer. Plica metni laryngei oluşur.
Burası yiyeceklerin takıldığı bir yerdir.
Pharynx kasları
M. Salpingopharngeus
M. Constrictor pharyngis superior
M. Palatopharngeus
M. Stylopharngeus
Pharynx kaslarının sinirleri
Sadece m.stylopharyngeus n.glossopharngeus
Diğerleri plexus pharngeus
Nasopharynx, oropharynx, laryngopharynx duyusal innervasyonu
N. Maxillaris (aksırma)
N. Glossofaringeus (öğürme)
N. Vagus(öksürme)
Özofagus’un daralan yerleri
Faringoözofagial(en dar)
Arcus aorta
Bronchus principalis sinister
Diaphragma’yı geçtiği yer.
Özofagus arterleri
Pars cervicalis a.thyroidea inf
Pars thoracica aorta thoracica, aa.bronchialis
Pars abdominas a.gastrica sinistra
Waldeyer’in lenftik halkası
Üst:tonsilla pharygea
Orta:tonsilla tubaria, tonsilla palatina
Alt:tonsilla lingualis
Erkeklerdeki periton çıkmazı
Excavatio rectovesicalis
Kadınlarda periton çıkmazı
Excavatio vesicouterina Excavatio rectouterina (Douglas Çıkmazı); En derin nokta
Karın ön duvarında bulunan plikalar
Plica umblicalis mediana
Plica umblicalis medialis
Plica umblicalis lateralis
Plica umblicalis mediana
Altında urachus kalıntısı olan lig. umblicalis mediana bulunur.
Plica umblicalis medialis
A. Umblicalis’in kalıntısı olan chorda a. umblicalis bulunur.
Plica umblicalis lateralis
Altınca a. v. Epigastrica inferior bulunur.
Retroperitonel organlar
Böbrek Ureter Aorta abdominalis Vena cava inf Cisterna chyli Turuncus sympaticus
Sekonder retroperitonel organlar
Duodenumun 1. parçası hariç kısımları
Pankreas
Colon ascendes/descendes
Preperitonel (ekstraperitonel) organ
Vesica urinaria
Rectumun peritonu
Üst 1/3lük kısmın sadece arkası peritonsuz
Orta1/3lüm kısmın sadece önü peritonlu
Alt 1/3lük kösüm ise peritonsuz
Omentum minus içindekiler
Lig. hepatogastricum
Lig. hepatoduodenale
Lig hepatoduodenale
A. Hepatica propria
Vena porta hepatis
Ductus choledochus
Lig. Hepatogastricum
A. V. Gastrica dextra/sinistra
N. Vagus’un gastrik dalı
Omentum majus
Lig. Gastrophrenicum Lig. Gastrosplenicum Lig. Gastrocolicum Lig. Phrenicocolicum Lig. Splenorenale !!!4 yapraklıdır.
Lig. Gastrophrenicum
A. V. Gastrica sinistra’nın özefagiyal dalları
Lig. Gastrosplenicum
A. V. Gastricae breves ile a. v. gastroomentalis sinistra
Lig. Gastrocolicum
A. V. Gastroomentalis dextra ve sinistra
Lig. Phrenicocolicum
Dalak bu bağın üzerindedir
Lig splenorenale
A. V. Splenica
Bursa omentalisi cavitas peritonealise bağlayan yapı
Foramen omentale (winslowi)
Bursa omentalis sınırları
Önde; omentum minus midenin arka yüzü duedonumun ilk 2cmlik ismi
Arka tarafı; Pankreas, sol böbrek ve aorta abdominalisi örten periton
Sol taraf; dalak hilumuna uzanan iki liganent ile kapanır.
Sağ taraf; Foramen omentale
Foramen omentalenin sınırları
Önde; lig. hepatoduodenale
Arkada; v. cava inferior
Yukarıda; KC’nin lobus caudatus’unun proc caudatus’u
Aşağıda; duodenumun birinci parçası
Mide bölümleri
Pars cardiaca
Fundus gastricus
Corpus gastricum
Pars pylorica
Ostium pyloricum’un olduğu yer
Pylorus
Labbe üçgeni
Mide doluyken karın ile temas eden bölgesi.
Üst bölgesi: karaciğerin alt kenarı
Alt kenarı: arcus costalisin medial kenarı
Alt kenarı: her iki tarafın 9-10 kostokondral birleşme arası
Traube Alanı
Midenin kaburgalar ile komşu olduğu alan.
Sınırları 6. costa, sol arcus costalis, anterior aksiller çizgi
Midenin arterleri
A. Gastrica sinistra/dextra
A. Gastroomentalis dextra/sinistra
Aa. Gastrica breves/posterior
Midenin venleri
V. Gastrica dextra/sinistra (v. portae hepatis)
V. Gastroomentalis dextra (v. mesenterica superior)
V. Gastroomentalis sinistra ve v. gastricae breves (v. splenica)
V. Prepylorica(mayo veni) (v. gastrica dextra)
Mide lenfleri
Üst 2/3 nodi gastrici sinistri
Fundus gastricus ve corpus gastricus’un üst parçası nodi pancreaticosplenici
Pilorik parçanın nodi hepatici nodi pylorici nodi gastrici sinistri
Midenin siniri
Parasempatik n. vagus
Sempatik T5-T9
Duedonum’un konumu
L1-L3
Flexura duodenojejunalis L2
Duodenumun 1. parçasının arkasından ne geçer
A. Gastroduodenalis
Ductus choledocus
V. Portae hepatis
Duodenumun 2. parçasını ne çarprazlar
Mesocolon transversum
Duodenumun 3. parçasını ne çarprazlar
A. V. Mesenterica süperior
Radix mesenterii
Treitz Bağı
Lig suspensorium duodeni
Flexura duodenojejenalis’i ile diaphragma arasında uzanır.
İçinde m. suspensorius duodeni
Tüm ince barsakta olan lenfoid kitle
Noduli lymphoidei soliterii
İnce barsakta lenfoid doku birikimi
Noduli lymphoidei aggregati
İleumda daha çok bulunur.
İnce Barsak sinirleri
Parasempatik n. vagus
Sempatik T9-T10
Kalın barsakta periton durumu
Caeum, colon transverum , colon sigmoideum peritonlu
Kalın barsakta dıştan görünen boğumlanmalar
Haustra coli
Kalın bardaktaki longitudinal kas lifleri
Taeniae coli
Taeniae coli çeşitleri
Taenia coli: Hiçbir yapı tutunmaz.
Taenia mesocolica: Mesocolon transversum tutunur.
Taenia omentalis: apendix vermiformisten başlar ve rectumda biter ama buralarda yoktur.
Apendices omentales (epiploicae)
Kalın barsakta görülen içi yağ dokusu ile dolu küçük periton kesecikleridir.
Taenia libera boyunca dizilir.
Apendix vermiformis ve caecumda rudimenterolıp rectumda yoktur.
Caecum
Genellikle tamamen peritonla örtülü olup mezosu yoktur
Apendix vermiformis
İntraperitoneldir.
Mesoapendix denilen üçgen mezosu vardır.
En SIM retroçekal olarak görülür.
Colon transversum
Flexura coli sinistra lig. phrenicocolicum ile diafragmaya tutunur.
Rectum seviyesi
Plica transversum recti(Houston plicaları); 3 adet bulunur
Plica transversae recti’lerin en büyüğü
Kohlrausch plakası
Anal kanalda endodermal ve ekdodermal parçasının birleşim yeri
Linea pectinata
Columna analis içinde ne yer alır.
A. V. Rectalis süperior
Columna analis’in alt ucunda ne bulunur
Valvula anales ve sinus anales
Canalis analisteki kaslar
M. Sphincter ani internus/externus
M. Sphincter ani internus-externus arasındaki sınır
Libea anocutanea (Hilton çizgisi)
Kalın Barsak beslenmesi
Sağ 2/3 a. mesenterica süperior
1/3’lük kısım a. mesenterica inferior
Rectumun beslenmesine yardımcı olan a. iliaca internanın dalı a. rectalis media
Rectum beslenmesi
A. Mesenterica inferiorun dalı a. rectalis süperior
A. İliaca media’nın dalı a. rectalis media
A. Pudenda interna’nın dalı a. rectalis inferior
Proc. Uncinatus
A. V. Mesenterica süperior
Aorta’nın önünde
Pankreas corpus’undaki tümsek
Tuber omentale
Corpus pancreaticusa tutunan yapı
Mesocolon transversum
Cauda pancreaticus neyin arasındadır
A. V. Splenica ile birlikte ligamentum splenorenale arasındadır
Dalak nerdedir
Regio hypochondrica sinistra’dadır.
Periton durumu
Hilum splenicum hariç hepsi peritonla sarılıdır.
Dalağın yüzleri ve komşulukları
Diafragmatik Yüz: 9-11. kaburga, akciğer
Visseral Yüz: Mide, sol böbrek, cauda pancreatis ve flexura coli sinistra
Dalağın beslenmesi
Turuncus coeliacus
KC Komşulukları
Sol Lob: mide, özofagus
Sağ Lob: colon ascendes, flexura coli dextra, sağ böbrek, diafragma, vena cava inferior, vesica biliaris
KC ‘nin sol lobunda bulunan tümsek
Tuber omentale
Fissura ligamenti venosi
Lig. Venosum
Fossa vesica biliaris
Sağ lobdaki vesicae biliaris‘ in oturduğu yer.
Sulcus vena cava
Lobus dexter ve lobus caudatus arasındadır.
KC’nin peritonsuz alanları
Area nuda Porta hepatis Sulcus vena cava Fossa vesicae biliaris Fissura ligamenti teretis hepatis Fissura ligamenti venosi
Glisson kapsülü
KC’yi saran fibröz kapsüldür.
Gerilmesi sağ üst kadranda ağrıya sebep olur.
Porta hepatiste bulunan yapılar
Ductus hepaticus dexter-sinister
V. Portae hepatis
A. Hepatica propria
KC’nin damarları
A. Hepatica propria
KC içindeki v. centralisler vv. hepaticae’leri oluşturur. Bunlar da vena cava inferiora açılır.
V. Portae hepatis KC’nin fonksiyonel venidir. (Gelen kanın%70’ini taşır)
KC sinirleri
Plex. Coeliacus’dan çıkan dallar porta hepatis’de plex. hepaticus’u oluşturur.
Parasempatik vagus
Sempatik T7-T9
Diaphragmanın altındaki periton duyusunu n. phrenicus taşır
KC ligamentleri
Lig. Falciforme Hepatis
Lig. Coronarium Hepatis: Area nuda bu ligamentin yaprakları arasında kalır.
Lig. Hepatorenale: Lig. coronarium’un parçası.
Lig. Triangulare dextrum ve sinistrum: Lig. coronarium’un ön ve arka yaprakları tarafından oluşturulur.
Lig. Teres hepatis; V. Umblicalis’in kalıntısıdır.
Abdominal Kaslar
M. Obliquus externus abdominis
M. Obliquus internus abdominis
M. Transversus abdominis
M. Rectus abdominis
M. Obliquus externus abdominis’in oluşturduğu yapılar
Fascia spermatica externa Lig. İnguilane Lig. Lacunare (Lig. Pectineum’u doğurur.) Lig. Reflexum Anulus inguinalis superficialis
M. Obliquus internus abdominis’in oluşturduğu yapılar
Fascia crematicus
M. Cremaster
Tensor conjuctivus (falx inguinalis)
M. Transversus Abdominis Transversus’un oluşturduğu yapılar
Tendo conjunctivus (falx inguinalis)
Fascia transversalis’in oluşturduğu yapılar
Fascia spermatica interna Lig interfoveolare (Hesselbach) Anulus inguinalis profundus
Karın duvarında nörovasküler yapılar nerden geçer?
M. Obliquus internus abdominis ile M. Transversus abdominis arasından
İnguinal kanal duvarları
Üst duvar: M. Transversus abdominis ve M. Obliquus internus abdominis
Ön duvar: M. Obliquus externus abdominis’in aponörozu be 1/3dış bölümü M. Obliquus internus abdominis’in aponörozu
Alt duvar; Lig. İnguinale (Lig. Lacunare ile güçlendirilir)
Arka Duvar; Fascia transversalis ve tendo conjunctivus
İnguinal kanalda bulunanlar
ERKEKTE
A. testicularis-ductus deferentis-cremasterica
V. testicularis(plexus pampinifors)-ductus deferentis-cremasterica
Plexus testicularis-ductus deferentis ve n. genitofemoralis
Ductus deferens
Lenf damarları
Proc. vaginalis kalıntısı
KADINDA
Lig. Teres uteri ve uterıstan gelen lenf damarları
!!!! N. İlioinguinalis ile n. genitofemoralis’in ramus genitalis’i her iki cinste de bulunur.
Hesselbach üçgeni sınırları
Altta: Lig. İnguinale
Dışta: A. V. Epigastrica inferior
İçte: M. Rectus abdominis’in dış kenarı
Anulus femoralis sınırları
Önde: Lig. İnguinale
İçte: Lig lacunare
Arkada: M. Pectineus ve fasyası ile lig. pectineum
Dışta: v. femoralis
M. Rectus abdominis Üzerindeki transvers yönde uzanan fibröz bandlar
İngersectio tendinea
M. Rectus abdominis’in yan kenarı
Linea seminularis
Proc. Xiphoideus ile symphysis pubis arasındaki tendiniz yapı
Linea alba
M. Pyramidalis
Rectus kılıfı içindedir
Linea albayı gerer
N. Subcostalis ile innerve olur.
Mide sınırları
T11-L1
GIS refleksleri
Kısa
Uzun
Lokal
Lokal Ref.
Tümüyle enterik sinir sistemi içinde oluşan reflekslerdir. Bunların içinde, gastrointestinal salgıyı, peristaltizmi, karıştırıcı nitelikteki hareketleri ve lokal inhibitör etkileri kontrol eden refleksleri sayabiliriz.
Kısa ref.
Barsaklardan prevertebral sempatik gangliyonlara giden ve buradan geriye, gastrointestinal kanala dönen sinyallerle gelişen reflekslerdir. Bu refleksler sinyalleri gastrointestinal kanalda uzak mesafelere taşırlar. Örneğin, mideden başlayan ve kolonun boşalmasına neden olan sinyaller (gastrokolik refleks), kolon ve ince barsaklardan kaynaklanan, midenin hareket ve salgılarını inhibe eden sinyaller (enterogastrik refleks) ve kolondan başlayan, ileum içeriğinin kolona boşalmasını inhibe eder sinyaller gibi (kolonoileal refleks).
Uzun Ref
Barsaktan kaynaklanan, medulla spinalis ya da beyin sapından gastrointestinal kanala dönen reflekslerdir. Bunlar arasında özellikle mide ve duodenumdan beyin sapına giden ve mideye dönerek hareket ve salgıyı düzenleyen refleksler; tüm gastrointestinal kanalda genel bir inhibisyon yapan ağrı refleksleri; defekasyon için gerekli olan, kolon, rektum ve abdominal kaslarda güçlü kasılmalar yapan defekasyon refleksleri bulunmaktadı
GIS-Sempatik innervasyon
Sempatikler spinal kordun T5-L2 segmentlerinden kaynaklanır. Bu lifler medulla spinalisi terk ettikten sonra sempatik zincire girerler. Bu zinciri terkeden pregangliyonik lifler Çöliak, süperior ve inferior mezenterik ve hipogastrik gangliyonlara giderler, buradan çıkan postgangliyonik lifler gastrointestinal kanalın çeşitli segmentlerinin postgangliyonik sempatik uyarımını sağlar. Bu liflerin çoğu, postganglionik kolinerjik nöronlarda sonlanır ve sonlandıkları yerlerde, salgıladıkları noradrenalinin alfa-2 presinaptik reseptörleri etkinleştirmesi ile asetilkolin salınımını inhibe eder. Diğer sempatik lifler, doğrudan barsak düz kas hücrelerinde sonlanma gösterir. Diğer bir grup lif ise kan damarlarını innerve ederek,
5
vazokonstriksiyona neden olur. Sempatik stimülasyon genel olarak gastrointestinal kanalın motor ve salgı aktivitelerini inhibe eder, sfinkterlerin kasılmasına neden olur.
GIS-Parasempatik innervasyon
Kraniyal ve Sakral olmak üzere iki bölümden meydana gelir. Gastrointestinal kanalın ağız ve farinks haricinde, transvers kolonun altına kadar olan parasempatik innervasyonu nervus vagusun dalları ile olmaktadır. Kolonun geri kalanı, rektal ve anal bölge, sakral segmentlerden çıkan pelvik sinirlerden parasempatik lifler alır. Parasempatik lifler dominant olarak kolinerjiktir, miyenterik ve submukozal pleksuslarda sonlanırlar. Parasempatik sinirler çoğunlukla sindirim sisteminin motor ve salgı fonksiyonunu stimüle eder. Nervus vagus liflerinin %80’i afferent duysal lifler, %20’i ise efferent liflerdir. Barsak mukozasındaki irritasyonlar, aşırı distansiyon, kimyasal faktörler ve iskemi ile oluşan impulslar bu afferent duysal lifler ile medulla spinalis ve beyin sapına iletilerek sindirim kanalının fonksiyonlarını kontrol eden reflekslerin doğmasına sebep olurlar.
Sindirim sisteminin hormonları
Gastrin Kolesistokin GIP Vazoaktif intestinal polipeptid (VIP) ve Nitrik oksit (NO) Somatostatin Motilin Nörotensin Sekretin
Gastrin
Mideye giren besinlerin (özellikle proteinler) etkisiyle ve vagal etkilerle midenin antrumundaki G hücrelerinden sentezlenir; GIS motilitesini ve mideden asit salgısını uyarır. G34, G17, G14 gibi subgrupları vardır. Postganglionik vagal liflerden salgılanan gastrin serbesleştirici peptid (GRP) ile salgısı uyarılır. Ayrıca Mide protein yıkım ürünleri, özellikle amino asitlerin varlığı (Fenilalanin ve triptofan) gastrin salgısını artırır. Somatostatin ve mide pH’nın 2’in altına düşmesi salınımını inhibe eder.
Sekretin
Mide asitinin etkisiyle duodenumun üst kısmındaki mukozada bulunan S hücrelerinden salgılanır, pankreasın bikarbonattan zengin sıvı salgısını uyarır. Mide boşalmasını inhibe eder ve asit salgılanmasını azaltır.
Kolesistokin
Barsakta kimustaki yağ asitleri ve monogliseritlerin etkisiyle duodenum ve jejenum mukozasındaki I hücreleri tarafından salgılanır. CCK4, CCK8, CCK12 gibi subgrubları vardır. Kolesistokininin aktivitesi çok yönlüdür:
• Safra kesesinin kontraksiyonunu sağlar ve boşalan safra, yağların sindirimine yardımcı olur.
• Pankreasın enzim salgısını uyarır.
• Mide boşalmasını engeller. Böylece özellikle yağ sindirimi için yeterli zaman sağlar.
• Pankreasın endokrin salgısını uyarır. Örn: salınan insülin ile karbonhidrat emilimine yardımcı olur.
• Sekretinin etkisi arttırır.
GIP
Yağ asitleri ve amino asitlerin etkisiyle Duodenum ve jejunum mukozasında bulunan K hücreleri tarafından salgılanır. Mide hareketlerini ve dolayısıyla boşalmasını yavaşlatır. GIP “glukoz-bağımlı insülinotrofik polipeptid” olarak da adlandırılır ve pankreastan insülin salınımını uyarır
VIP ve NO
Her ikisi de nörotransmitter gibi fonksiyon görürler. Düz kaslar üzerinde gevşetici rolleri vardır ve sfinkterleri (kardiya, pilor, ilioçekal sfinkter vb.) gevşetirler.
Tükrük bezlerinin kan akımını artırırlar, mide asit ve pepsini ile safra kesesi kasılmalarını inhibe ederler
Somatostatin
İlk kez hipotalamusta bulunan somatostatinin mide ve üst ince bağırsak mukozasındaki D hücreleri tarafından sentezlendiği bulunmuştur. İnhibitör bir hormondur. Mide hareketlerini durdurur, asit salgısını azaltır, safra boşalmasını önler, barsaklardan emilimi, gastrin ve kolesistokinin salınımını inhibe eder. Pankreastan insülin ve glukagon salgılanmasını da inhibe eder. Bütün bu inhibitör etkileriyle besinlerin hemen kana karışarak çabuk tüketilmesini önler.
Motilin
Duodenum mukozasından salgılanır. Barsak düz kaslarının kasılmasına neden olur ve sindirim arası motiliteyi düzenleyerek barsağı bir sonraki öğüne hazırlar.
Nörotensin
Salgılanması yağ asitleri tarafından uyarılır. İleum mukozasından salgılanır. Gastrointestinal motiliteyi inhibe eder ve ileum kan akımını artırır.
Yavaş Dalgalar
Gastrointestinal sistemdeki yavaş dalgalar temel elektriksel ritimden kaynaklanır. Gastrointestinal düz kas hücrelerinin istirahat membran potansiyeli -45 ile -65 mV arasında değişen ritmik dalgalanmalar gösterir buna “Temel elektriksel ritm” denir. Hücrelerde elektriksel bağlantı olduğu için membran potansiyelindeki akımlar bitişik kas segmentlerine hızla yayılır (fonksiyonel sinsityum). Sirküler kas hücreleri elektriksel bağlantı olarak longitudinal kas hücrelerine göre daha iyidir. Çünkü sirküler kas hücreleri daha çok sayıda gap junction’larla bağlanmıştır. Yavaş dalgalar gerçek aksiyon aksiyon potansiyelleri değildirler. Temel elektriksel ritmi oluşturan hücreler mide ve barsaklarda miyenterik pleksus yakınında, kolonda ise submukozal pleksusa yakın bulunur. Membran potansiyellerindeki kismi depolarizasyonların şiddeti 5–15 mV arasında değişir. Genelde kasılma oluşturmayan yavaş dalgalar amplitüdü yeterince yükselirse spike olmadan da nadiren kas kontraksiyonu oluşturabilirler. Bu kontraksiyonların gücünü de çeşitli hormonlar regüle eder. Yavaş dalgaların frekansı dakikada; midede 3, duodenumda 12 ve ileumda 8–9 arasında değişir. Yavaş dalgalar aksiyon potansiyeli olmadığı için kendileri kasılma oluşturmazlar. Ancak spike potansiyellerin oluşumunu kontrol ederek kas kasılmalarını koordine ve senkronize ederler.
Spike potansiyeller
Gerçek aksiyon potansiyelleridir. Spike oluşması için membran potansiyelin –40 mV’tan daha az negatif olması gerekir. Düz kasın enterik sinir sistemi nöronlarından serbestlenen bir nörotransmittere (ach vb.) maruz kalmaları sırasında yavaş dalgaların üzerinde oluşurlar. Nörotransmitterler sıklıkla lokal bir uyarana cevap olarak salgılanırlar. Depolarizasyonun sebebi yavaş Na-Ca kanallarıdır. Lokal uyarı ile Ca+2 iyonlarının hücreye girmesini sağlar, böylece spike’ların amplitüd ve frekansları artar ve şiddetli kasılma oluşur. Genellikle saniyede 1–10 adet spike potansiyel oluşur. Bu hızlı dalgaların uyarıcıları, düz kasta gerilme, kimyasal irritasyon, GİS hormonları ve asetil kolin salınımıdır. Sempatikler (noradrenalin) hiperpolarizasyondan sorumludurlar.
Parotis Bezi
Tükürük bezlerinin en büyüğüdür ve yetişkinlerde her biri 20–30 gr ağırlığındadır. Parotis bezinin salgılarını boşalttığı kanala “Stenon kanalı” adı verilir ve günlük tükürük miktarının % 25’ ini oluşturur. Salgısı serözdür. Parasempatik innervasyonu nervus glossofaringeus (9. Kraniyal sinir=CN 9) iledir. Parotis bezlerinin iltihaplanması ile karakterize olan hastalığa kabakulak denir.
Submandibular Bez
Her biri 8–10 gr ağırlığındadır. Günlük tükürük salgısının % 70’ ini oluşturur. Salgısı serö-muközdür. Parasempatik innervasyonu nervus facialis (CN 7) tarafından yapılır.
Sublingual Bez
Sublingual bezler:
Her birinin ağırlığı 2–3 gr kadardır. Tükürük salgısının % 5’ ini oluşturur. Salgısı serö-muközdür ve nervus facialis (CN 7) tarafından innerve edilirler.
Tükürük salınımını düzenleyen çekirdek
Nucleus Salivatoryus inferior ve süperiordur.
Dentin
Dişin ana gövdesini oluşturan, güçlü bir kemik yapıdır. Dentin, kemiktekine benzer fakat ondan daha yoğun hidroksiapatit kristallerinden oluşur. Bunlar güçlü kollajen lif ağı içine gömülüdür. Kemikten farklı olarak dentinde osteosit, osteoblast, osteoklast, kan damarları ve sinir bulunmaz. Bunun yerine pulpaya bakan yüzeydeki odontoblast adı verilen hücre tabakasından depolanma ve beslenme sağlanır. Dentinde bulunan kalsiyum tuzları, dişi basınca karşı dirençli kılar, kollajen lifler ise dişi katı cisimlere karşı dayanıklı kılar. Mineral içeriği çok yavaş değişir.
Mine
Dişin dış yüzü, diş çıkmadan önce amelobast denilen özel epitel hücreleri tarafından mine tabakasıyla kaplanır. Diş çıktıktan sonra artık mine oluşmaz. Mineral içeriği yaşam boyu hemen hemen sabittir (kısmen tükürükten etkilenerek çok az değişiklik olabilir). Mine geniş ve yoğun hidroksiapatit kristalleri ile karbonat, magnezyum, sodyum, potasyumdan meydana gelmiş erimeyen fiziksel bir yapıya sahiptir. Tuzların kristal tapısı mineyi dentinden çok daha dayanıklı yapar. Ayrıca, yapısındaki protein lifçiklerinden oluşan ağ mineyi asit, enzim ve kimyasal maddelere karşı çok dayanıklı yapmaktadır. Bu protein insan vücudundaki en dayanıklı erimeyen bir proteindir.
Sement
Diş çukurunu kaplayan periodontal membran tarafından salgılanan kemiksi bir maddedir. Çene kemiğinden birçok kollajen lifler doğrudan periodontal membrandan geçerek sement içine girmektedir. Bu kollajen lifler ve sement dişleri yerinde tutmaktadır. Sement normal kemikle benzer özellikler taşır. Yani; dentinden farklı olarak, osteoblast ve osteoklastları vardır. Dolayısıyla mineral yapısı sürekli ve hızlı bir değişime uğrayabilir. Dişler bir yük altında bırakılırsa sement tabakası kalınlaşmaktadır. Sement erişkin ve ileri yaşlarda dişlerin daha düzgün bir şekilde çene kemiğine yerleşmesini sağlar.
Pulpa
Dişlerin içi, sinir lifleri, kan damarları ve lenfatiklerle donatılmış pulpa ile doludur. Pulpa boşluğunun iç yüzünü örten odontoblastlar dişlerin oluşum yıllarında dentinin altında uzanır ve dentin geliştikçe pulpa boşluğunu küçültür. Odontoblastlar dentine doğru ince tüp uzantılar gönderirler. Daha sonra dentin gelişimini tamamlayınca pulpanın hacmi sabit kalır. Pulpa dişin beslenme ve hassasiyetini sağlayan önemli bir bölümdür.
Dişlerin gelişimindeki metabolik faaliyetler
Dişlerinlerin gelişme hızları ve çıkışları hem tiroid hem de büyüme hormonları tarafından hızlandırılır. Dişler oluşurken tuzların depolanması da çeşitli metabolik faktörlerden etkilenirler. Bu faktörler arasında diyette kalsiyum ve fosfatın bulunması, D vitaminin varlığı ve paratiroid hormonunun sekresyon hızı sayılabilir. Bütün bu faktörler normal olduğu zaman dentin ve mine sağlıklı olur. Ancak bu faktörler yetersiz olduğu zaman kalsifikasyonda bozulduğu için dişler, ömür boyu bozuk kalır. Dişlerde de kemiklerde olduğu gibi sürekli bir mineral değişimi söz konusudur. Dişlerde en hızlı mineral değişimi sementte görülmektedir ve minerallerin absorbsiyon ve depolanma hızı çene kemiği ile yaklaşık aynıdır. Dentinde osteoblast ve osteoklastlar bulunmadığı için minerallerin absorbsiyon ve depolanma hızı kemiğin ancak üçte biri kadardır. Minede mineral değişimi son derece yavaş olmaktadır ve bu yüzden mineral içeriğinin çoğu yaşam boyu sabit kamaktadır. Minedeki minerallerin değişimi pulpa boşluğundaki sıvı yerine, tükürükle gerçekleşir.
Yutma sinirleri
Afferent lifler: . trigeminus, n. glessofaringeus, n. vagus
Efferent lifleri: n. trigeminus, n. glessofaringeus, n. vagus ve n. hypoglossus
Özofagus’u farenks’den ayıran
Özofagusu farinksten üst özofagus sfinkteri denilen yapı ayırır (Şekil–11). Bu sfinkteri vagus sinir kontrol eder.
Özofagus hareketleri
Özofagus primer ve sekonder olmak üzere iki tip peristaltik hareket gösterir. Primer peristaltik hareket besin maddesinin yutulması ile farinkste başlar ve özofagus boyunca mideye kadar ilerler. Primer peristaltik dalga başlar başlamaz özofagus gevşer. Bu olay miyenterik pleksustaki inhibitör nöronlar tarafından sağlanır. Yer
çekimininde etkisi ile lokmanın mideye ulaşması bu hareket dalgasından daha hızlıdır. Sekonder peristaltik hareket ise lokmanın özofagus duvarı üzerine yaptığı basınç nedeniyle özofagusun kendisinde meydana gelir.
Reseptif gevşeme
Özofagusun peristaltik dalgası mideye geçtiğinde bir vagovagal refleks ortaya çıkar ve vagusun miyenterik inhibitör nöronları uyarması ile peristaltizm inhibe edilir. Bunun sonucunda midede ve özofagusun alt ucunda bir gevşeme meydana gelir. Buna “reseptif gevşeme” denir. Bu olay besinlerin yutulmasına kolaylık sağlar. Midenin fonksiyonları üç ana başlıkta incelenir:
Mide motilitesi
Midede üst ve orta kısımlardan başlayan 20 sn’de bir gelen birinci grup ritmik dalgalar zayıftır ve boşalmadan çok karıştırmaya yöneliktir. Bunlara zayıf karıştırıcı peristaltik konstrüktör dalgalar denir. Bu dalgalar antruma doğru ilerler. Bu dalgalar temel elektriksel ritm ile başlatılan yavaş dalgalardır. Spontan oluşan bu yavaş dalgalar üzerinde aksiyon potansiyelleri oluşmadığı sürece kontraksiyona neden olacak kadar güçlü değildirler.
Boşalmayı sağlayan daha güçlü ikinci grup dalgalar (spike potansiyeller) antrumda gelişir ve bunlar karıştırıcı dalgalardan altı kez daha güçlüdür. Bu dalgalar halkalar oluşturarak (segmentasyon) kimusu pilora iterler. Kimusun bir kısımı retropulsiyona uğrar. Antral peristaltizmin şiddeti boşalmanın hızını belirler. Her güçlü dalga pilordan 5-10 ml kimusu duodenuma iter. Her dalga ile midenin alt bölümünde oluşan kasılma bazen antral sistol olarak adlandırılır ve 10 sn kadar sürebilir.
Pilorda sirküler kaslar midenin diğer kısımlarından % 50-100 daha fazladır ve her zaman hafif tonik bir kontraksiyon halindedir. Bu yüzden buradaki yapıya pilor sfinkteri denir. Pilor sıvıların geçişine izin verir. Ancak antral kontraksiyonlar gelişmedikçe tam karışmayı ve yeterli sıvılaşmayı sağlamak amacıyla kimusa geçit vermez. Pilor kontraksiyonunun derecesi mide ve duodenumdan gelen sinirsel ve humoral sinyallerin etkisi ile belirlenir.
Mide boşalmasını hızlandıran faktörler
1-Midedeki besin hacmindeki artış, mide duvarında gerilmeye (distansiyon) neden olur. Buna bağlı olarak asetilkolin salınımı artar, miyenterik refleks doğar ve midenin motor hareketlerinde artış görülür. Ayrıca bu refleks ile pilor sfinkterinde bir miktar gevşeme meydana gelir.
2-Diyette protein (başlıca et ve ürünleri) içeriğinin fazla olması antrum mukozasından Gastrin salınımını uyarır. Gastrin midede HCl salınımını uyarırken aynı zamanda motilite artışına da neden olur, pH’nın 2’nin altına inmesi gastrin salınımını inhibe eder.
Mide boşalmasını yavaşlatanlar
1-Entero-gastrik refleks:
Kimusun duodenuma geçişiyle duodenumdan başlayan ve mide boşalmasını inhibe eden reflekslerdir. Bu refleksler antrumdaki itici kontraksiyonları inhibe ederler ve pilor sfinkterinin tonüsünü arttırırlar. Bu refleksler enterik sinir sistemi üzerinden doğrudan mide üzerine inhibitör etki gösterirler. Mide boşalmasının geciktirilmesinin fizyolojik amacı ince barsaklarda emilim için yeterli zamanın kazanılmasıdır.
Enterogastrik refleksi uyaran faktörler:
• Duodenumun gerilmesi ve irritasyonu
• Kimus pH’sının 3’ün altına düşmesi, refleksi uyararak pankreastan salınan nötralize edici salgıların
asidik mide içeriğini nötralize etmesi için zaman kazandırırlar.
• Kimusun ozmolaritesi; özellikle hipertonik kimus duodenumda inhibitör refleksi doğurur. Böylece
emilim sonrası ekstrasellüler sıvının ozmolaritesi fazla yükselmez.
• Kimusta fazla protein varlığı
2- Hormonal faktörler (hormonal feed-back) :
• Kimusta özellikle yağların ve daha az oranda da karbonhidratların yüksek oranlarda olması duodenum ve jejenum mukozalarından kolesistokinin salınımını uyarır. Boşalmayı yavaşlatan en güçlü hormonal faktör kolesistokinindir (Şekil–13). (kolesistokinin safra kesesini de kontrakte ederek boşaltır)
• Kimustaki asitlerin yüksekliği duodenal mukozadan sekretin salınımını uyarır. Sekretin hem mide boşalmasını yavaşlatır, hem de pankreastan bikarbonattan zengin bir sekresyonu başlatır (Şekil–14).
• Kimustaki yağ ve karbonhidratlara bağlı olarak yine mukozodan salınan “Gastrik inhibitör peptid”
(GİP) hem gastrik motiliteyi inhibe eder, hem de pankreastan insülin salınımını uyarır
Gastrik mukozal bariyer
- Mukus sekresyonu (mide iç duvarını kaplar)
- Hızlı hücre yenilenmesi,
- Hücreler arası sıkı bağlantılar (Tight junction)
- Yüzey epitelinden HCO3 sekresyonu
Helicobacter pilori
Helikobakter Pilori isimli bir bakterinin gastrik mukozal bariyeri bozarak ülserin en önemli sebebi olduğu bulunmuştur. Bu yüzden artık ülser tedavilerine bu bakteriyi öldüren antibiyotikler (amoksisilin, klaritromisin vb.) girmiştir.
Mide bezleri
1-Oksintik (gastrik) bezler: Oksintik bezler midenin % 80’ ini oluşturan korpus ve fundusta bulunur (Şekil– 15). Müsinin yanı sıra hidroklorik asit, pepsinojen, intrensek faktör de salgılarlar. Oksintik bezler şu hücrelerden meydana gelir.
A- Boyun hücreleri: Müküs ve bir miktarda pepsinojen salgılarlar.
B- Peptid Chief (esas) hücreler: Fundus ve korpusta bulunur. Büyük miktarda pepsinojen salgılarlar. Pepsinojen, inaktif proteolitik bir enzimdir. HCl ile temasa geçince aktif pepsin şekline dönüşür, proteinlerinin sindiriminde önemli rol oynar. Pepsin 1,8–3,5 pH’ da optimal etki gösterir. Pepsin pH 5’in üzerinde etki gösteremez. Bu hücrelerin en önemli uyaranı nervus vagustur.
C- Pariyetal (oksintik) hücreler: Fundus ve korpusta bulunurlar. Müsin, HCl, pepsinojen ve intrensek faktör salgılarlar. Nervus vagus, histamin ve gastrin bu hücreler için uyarıcıdır.
2- Pilor bezleri: Midenin antrum kısmındadırlar. Yoğun miktarda müsin salgılarlar. Nervus vagus ile uyarılırlar. Salınan muküs midenin ve duodenumun asitten korunması için çok önemlidir Buradaki bezlerden az miktarda pepsinojen de salgılanır. Ayrıca, antrumda bulunan G hücreleri vagal uyarı ile gastrin salınımı yaparlar. Somatostatin ve düşük pH gastrin inhibitörüdür.
Mideden asit sekresyonu mekanizması
Midede asit sekresyonu mekanizması renal tubülüslerdeki asit sekresyonuna benzer. Pariyetal hücrede CO2 ile H2O arasındaki reaksiyon karbonik anhidraz aracılığı ile hızlandırılarak karbonik asit (H2CO3) meydana gelir. Karbonik asit disosiye olur ve ortaya çıkan H+ iyonları apikal membrandan K+ ile zıt olarak aktif (counter-transport, H-K ATPaz, hidrojen pompası) transport ile lümene pompalanır. HCO3 iyonları ise bazolateral membranda Cl- iyonları ile zıt taşınma (Cl-HCO3 antiportu) oluşturarak, interstisyum ve oradan kana taşınır. Pariyetal hücre içine geçen Cl- iyonları daha sonra klor kanallarından lümene geçer. Lümendeki H+ iyonları ile birleşerek HCl meydana gelir (Şekil–16)
Asit salgısı, paryetal hücrelerin membranlarında yer alan H2 reseptörleri aracılığı ile Histamin, M3 muskarinik reseptörleri aracılığı ile asetilkolin, gastrin reseptörleri aracılığı ile de gastrin tarafından uyarılır. H2 reseptöpleri etkilerini Gs proteini aracılığı ile cAMP miktarını artırarak gösterirken, muskarinik ve gastrin reseptörleri Fosfolipaz C yi aktive ederek, hücre içi Ca++ miktarını artırarak etki ederler (Şekil-17,18). Peptik ülser tedavisinda kullanılan, Omeprazol, H+ pompasını inhibe ederek, H2 reseptör blokerleri de (ranitidin, simetidin) histaminin etkisini baskılayarak HCL asit salınımını etkin bir şekilde
azaltırlar. Prostaglandin E2 ise Gi proteinini etkinleştirerek
cAMP miktarını azaltmak suretiyle asit salgısını inhibe
emektedir. Bu da, prostaglandin sentezini inhibe eden non steroid anti inflamatuvar (NSAI) ilaç kullanan hastalarda normalden yüksek oranda ülser görülmesini açıklamaktadır.
18
Mide salgısının uyarılması
Mide salgıları 3 fazda uyarılır.
1-Sefalik faz: Tüm salgının % 20’inden sorumludur,
2-Gastrik faz: Tüm salgının % 70’inden sorumludur,
3-İntestinal faz: Tüm salgının % 10’inden sorumludur.
Sefalik faz:
Lokma mideye erişmeden önce başlayan safhadır. Açlık, iştah, besini görme, kokusunu alma, çiğneme ve hatta düşünme mide sekresyonlarını (gastrin, asit, pepsin) başlatır (Şekil–19). Sekresyonları başlatan nöronal sinyaller serebral korteksten, ya da iştah merkezleri olan hipotalamus ve amigdaladan başlayarak vagus siniri yoluyla antruma gelen lifler, gastrin serbestleştirici peptid (GRP) salgılayarak antrumdan gastrin salgılanmasını artırır. Diğer vagal lifler, corpus ve fundustaki bez hücreleri üzerine doğrudan etki eden asetilkolini serbestleterek asit ve pepsin salgısını artır. Vagotomi yapıldığında sefalik faz devre dışı kalır. Ancak lokal uyarılara verilen salgı yanıtı ortadan kalkmaz.
Şekil–19 Mide salgısının sefalik fazı
Gastrik faz:
Lokma mideye eriştiği zaman mide duvarı ve mukozada bulunan reseptörler, gerilme ve başta amino asit olmak üzere sindirim ürünlerinin oluşturduğu kimyasal uyarılara yanıt verirler (Şekil–20). Reseptörlerden gelen lifler, reseptör gövdelerinin yer aldığı submukozal pleksusa gelir ve buradan çıkan liflerde vagus refleksleri, lokal enterik refleksleri ve gastrin ve HCl salınımını uyarır. Böylece mide hareketleri artarken mide salgıları da artar. Salgı en fazla bu safhada olmaktadır. Mide salgıları gıda midede kaldığı sürece devam eder.
Şekil–20 Mide salgısının gastrik fazı.
İntestinal faz:
Kimusun duodenumun üst bölümlerine girmesi mide salgılarını az miktarlarda uyarır. Kimusun çok miktarda protein içermesi mide sekresyonlarını az da olsa uyarmasına sebep olarak gösterilebilir (Şekil–21). Kimusun ince barsaklara girmesi uyarıcı olmaktan daha ziyade inhibe edici yöndedir (entero-gastrik refleksler).
Kusma
Ağrı, mide mukozasının irritasyonu ve vestibüler organın hareketle uyarılması sonucu midenin özefagus ve ağız yoluyla ters yönde boşalması olayıdır. Mekanizması şu şekilde olur: Kusma başlamadan önce otonom sinir sisteminde hiperaktivite ile terleme, yüz renginin solması, pupillaların dilatasyonu, ağızda tükürüğün artması, solunumun hızlanması ve taşikardi meydana gelir.
Derin bir inspirasyonla glottis ve yumuşak damak trakea ve burun arka deliklerini kapatır. Özefagus ve mide gevşer. Bu sırada karın kasları güçlü bir şekilde kasılır ve oluşan basınç mide içeriğini dışarı atar. Kusma olayı medulla oblangatadaki kusma merkezinin kontrolü altındadır.