Ayrılabilen fiiller Flashcards
başlamak
anfangen
Ich fange um 8 Uhr mit der Arbeit an. (Saat 8’de işe başlıyorum.)
durmak - sona ermek
aufhören
Du hörst bitte auf, so laut Musik zu hören. (Lütfen bu kadar yüksek müzik dinlemeyi kes.)
dışarı çıkmak
ausgehen
Wir gehen am Wochenende oft aus. (Hafta sonları genellikle dışarı çıkarız.)
beraber gelmek
mitkommen
Kommst du heute Abend mit ins Kino? (Bu akşam sinemaya gelir misin?)
geçmek
vorbeigehen
Ich gehe am Markt vorbei und kaufe etwas Obst. (Pazardan geçerken biraz meyve alacağım.)
geri gelmek
zurückkommen
Wann kommst du aus dem Urlaub zurück? (Tatilden ne zaman geri döneceksin?)
davet etmek
einladen
Ich lade dich zu meiner Geburtstagsfeier ein. (Doğum günü partime seni davet ediyorum.)
televizyon izlemek
fernsehen
Gestern habe ich den ganzen Abend ferngesehen. (Dün akşamı tamamen televizyon izleyerek geçirdim.)
başlamak, harekete geçmek
losgehen
Der Film wird gleich losgehen. (Film birazdan başlayacak.)
birlikte getirmek
mirbringen
Kannst du etwas zu trinken mitbringen? (Bir şey içmek için getirebilir misin?)
aktarma yapmak
umsteigen
In München müssen wir umsteigen. (Münih’te aktarma yapmalıyız.)
devam etmek)
weitermachen
Mach bitte mit deiner Geschichte weiter. (Lütfen hikayenle devam et.)
kalkmak
aufstehen
Jeden Morgen stehe ich um 7 Uhr auf. (Her sabah saat 7’de kalkarım.)
alışverişe gitmek
einkaufen gehen
Am Samstag gehe ich immer einkaufen. (Cumartesi günleri her zaman alışverişe giderim.)
aramak, telefon etmek
anrufen
Ich werde dich später anrufen. (Seni daha sonra arayacağım.)
dışarı çıkmak
rausgehen
Lass uns rausgehen und frische Luft schnappen. (Dışarı çıkıp temiz hava alalım.)
hareket etmek, ayrılmak
abfahren
Der Zug fährt pünktlich ab. (Tren tam zamanında hareket edecek.)
ödemek
bezahlen
Kannst du bitte die Rechnung bezahlen? (Lütfen hesabı ödeyebilir misin?)
tanıtmak
vorstellen
Darf ich dir meine Freundin vorstellen? (Sana kız arkadaşımı tanıtabilir miyim?)
görünmek
aussehen
Du siehst heute gut aus. (Bugün iyi görünüyorsun.)
bir araya gelmek
zusammenkommen
Die Familie kommt an Weihnachten zusammen. (Aile Noel’de bir araya gelir.)
katılmak
mitmachen
Möchtest du bei unserem Projekt mitmachen? (Projemize katılmak ister misin?)
niyetlenmek, planlamak
vorhaben
Was hast du für das Wochenende vor? (Hafta sonu için ne planlıyorsun?)
bakmak, izlemek
ansehen
Lass uns gemeinsam einen Film ansehen. (Birlikte bir film izleyelim.)
açmak
aufmachen
Kannst du bitte das Fenster aufmachen? (Lütfen pencereyi açabilir misin?)
kafa yormak - detaylı düşünmek
nachdenken
Über dieses Problem müssen wir nachdenken. (Bu sorunu düşünmeliyiz.)
kapamak, söndürmek
ausmachen
Vergiss nicht, das Licht auszumachen, wenn du gehst. (Giderken ışığı söndürmeyi unutma.)
binmek
einsteigen
Bitte steigen Sie in den Zug ein. (Lütfen trene binin.)
inmek
aussteigen
An der nächsten Station steige ich aus. (Bir sonraki istasyonda ineceğim.)
bırakmak, geride bırakmak
hinterlassen
Er hat seine Spuren überall hinterlassen. (Her yerde izlerini bıraktı.)
beraber götürmek
mitnehmen
Kannst du mich zum Flughafen mitnehmen? (Beni havaalanına götürebilir misin?)
temizlemek
aufräumen
Nach dem Essen müssen wir die Küche aufräumen. (Yemekten sonra mutfağı temizlemeliyiz.)
anlamak
verstehen
Ich hoffe, dass du meine Erklärung verstehst. (Umarım açıklamamı anlarsın.)
düşünmek, düşünüp taşınmak
überlegen
Bevor du antwortest, solltest du gut überlegen. (Cevap vermeden önce iyi düşünmelisin.)
öğretmek
beibringen
Mein Lehrer hat mir viel beigebracht. (Öğretmenim bana çok şey öğretti.)
ayrılmak
weggehen
Ich muss früh weggehen, um den Zug zu erwischen. (Erken ayrılmam gerekiyor, treni kaçırmak istemiyorum.)
geçirmek
durchmachen
Er hat eine schwierige Zeit durchgemacht. (Zor bir zaman geçirdi.)
gözden kaçırmak
übersehen
Ich habe den Fehler leider übersehen. (Ne yazık ki hatayı gözden kaçırdım.)
imzalamak
unterschreiben
Bitte unterschreiben Sie das Formular hier. (Lütfen bu formu burada imzalayın.)
unutmak
vergessen
Entschuldigung, ich habe meinen Schlüssel vergessen. (Özür dilerim, anahtarımı unuttum.)
teklif etmek
anbieten
Kann ich dir Hilfe anbieten? (Sana yardım teklif edebilir miyim?)
telafi etmek, kaçırdığını yapmak
nachholen
Ich muss die versäumten Lektionen nachholen. (Kaçırdığım dersleri telafi etmeliyim.)
kucaklamak
umarmen
Nach langer Zeit habe ich meine Freunde wieder umarmt. (Uzun bir süre sonra arkadaşlarımı tekrar kucakladım.)
yetmek
ausreichen
Diese Menge sollte für alle ausreichen. (Bu miktar herkes için yeterli olmalı.)
düşünüp tasarlamak
ausdenken
Wir müssen uns eine Lösung ausdenken. (Bir çözüm bulmalıyız.)
anlatmak
erzählen
Kannst du mir von deinem Abenteuer erzählen? (Bana macerenden anlatır mısın?)
randevulaşmak
verabreden
Wir haben uns für morgen verabredet. (Yarın için randevulaştık.)
akla gelmek
einfallen
Mir ist eine Idee eingefallen. (Bir fikir aklıma geldi.)
almak
bekommen
Wann bekomme ich meine Bestellung? (Siparişimi ne zaman alacağım?)
çıkarmak, taşınmak
ausziehen
Nach dem Streit ist er aus der Wohnung ausgezogen. (Kavga sonrası evden çıktı.)
