Academic World List EPE Flashcards
amplitude
genişlik, genlik
analogy
BENZERLİK
similarity
parallel
correspondence
likeness
resemblance
correlation
relation
kinship
equivalence
similitude
symmetry
Articulate
- açıkça söylemek
eloquent
fluent
communicative
effective
persuasive
coherent
lucid
vivid
expressive
silver-tongued
vocal
cogent
illuminating
intelligible
comprehensible
understandable
auction
açık artırma
basin
havza, leğen
beam
ışık,
parlamak, ışımak
bracket
- hedefi makas içine almak
- paranteze almak
Dirsek, destek, köşe
bundle
- demet
- bohça
- deste
- yığın
- çıkın
- tomar
- çok para
verb - sepetlemek
- bohçalamak
- sarmak
- kundaklamak
- acele ettirmek
capillary
- kılcal damar
cattle
sığırlar, insanlar
circa
approximately
about
around
round about
in the region of
roughly
closure
- kapatma
- kapama
- kapanma
- bitirme
- son verme
- oylamaya geçme
verb - oylamaya geçmek
commentary
- yorum
- açıklama
- tefsir
- eleştiri
commodity
- emtia
- mal
- hammadde
- eşya
compact
adjective
1. kompakt
2. yoğun
3. sıkı
4. özlü
5. öz
6. kısa ve etkili
verb
1. sıkıştırmak
2. sıkılaştırmak
3. yoğunlaştırmak
noun
1. anlaşma
2. sözleşme
3. pudralık
4. küçük araba
conceive
- kavramak think up
think of
come up with
dream up
draw up
devise
form
formulate
design
frame
invent
coin
originate
create
develop
evolve
hatch
cook up
contrive - düşünmek
- anlamak
- gebe kalmak
- yaratmak
- tasavvur etmek
- ortaya çıkarmak
- aklı almak
- ifade etmek
- yazmak
configuration
- biçim
- gruplaşma
- yıldız kümesi
- konum
- gezegenlerin konumu
confine
restrict : KISITLAMAK SINIRLANDIRMAK
enclose
incarcerate
imprison
intern
impound
hold captive
trap
Confound
- şaşırtmak
- yıkmak
- kahretmek
- karıştırmak
- utandırmak
- kafasını karıştırmak
- yenmek
- bozmak
amaze
astonish
dumbfound
stagger
surprise
startle
congruent
- uyumlu
- uygun
- eşleşik
- ahenkli
“the rules may not be congruent with the requirements of the law”
connotation
- çağrışım
- çağrıştırdığı anlam
- diğer anlam
overtone
undertone
undercurrent
implication
hidden meaning
secondary meaning
consonant
- ünsüz
- sessiz harf
adjective - uyumlu
- ahenkli
- uyuşan
- ses uyumu olan
- bağdaşan
converge
- yakınsamak
- birleşmek
- kavuşmak
- yaklaşmak
Convergence
cord
- kordon
- ip
- şerit
- fitil
- bağ
- sicim
- fitilli kadife
- fitilli kadife giysi
- odun tartı birimi
verb - bağlamak
coronary
adjective
1. koroner
2. taç şeklinde
3. taç gibi saran
4. kâlp atardamarı ile ilgili
noun
1. tromboz
corpus
noun
1. külliyat
2. ana kısım
3. yapı
4. sermaye
5. kapital
cyclic
adjective
1. halkalı
2. devirli
3. periyodik
4. konjonktürel
5. dolaşımı sağlayan
6. efsanevi
cylinder
noun
1. silindir
2. rulo
3. kasnak
damp
adjective
1. nemli
2. ıslak
noun
1. rutubet
2. nem
moisture
dampness
humidity
wetness
wet
deceive
- aldatmak
- kandırmak
- kafeslemek
swindle
defraud
cheat
trick
hoodwink
hoax
dupe
take in
deflection
- sapma
- dönme
diversion
drawing away
deviation
denominator
- payda
- bölen
denote
- göstermek
- belirtmek
- ifade etmek
designate
indicate
be a sign of
be a mark of
signify
derivative
- türev
- türetme
- türetilmiş şey
adjective - türetilmiş
- ikincil
deviation
sapma, ayrılma
diffusion
- yayılma
- dağılma
- yayma
- nüfuz
spreading
scattering
dispersal
dispersing
dissemination
disseminating
distribution
discrete
- ayrık
- ayrı
- farklı
- soyut
separate
distinct
individual
detached
unattached
disconnected
dissertation
- tez
- bilimsel inceleme
- söylev
- deneme
essay
thesis
treatise
paper
study
composition
discourse
disquisition
tract
embed
- gömmek
- yerleştirmek
- oturtmak
- kafasına sokmak
implant
plant
set
fix
lodge
root
insert
place
encode
- kodlamak
- şifrelemek
entrant
- yarışmacı
- aday
- girişimci
- kaydolan kimse
- giren kimse
fabric
- kumaş
- dokuma
- bez
- yapı
- inşa
- çatı
- bünye
facet
- yön
- faseta
- taraf
- elmasın yontulmuş yüzü
- görünüş
surface
face
side
plane
angle
slant
fatigue
- yorgunluk
- bitkinlik
- tükenmişlik
- angarya
- dayanıklılığını yitirme
verb - yorulmak
- yormak
iredness
weariness
exhaustion
fetal
- cenin
- cenine ait
fin
- yüzgeç
- kanat
- palet
- beş dolarlık banknot
- el
flux
noun
1. akı
2. akış
3. akma
4. akıntı
footnote
dipnot
friction
- sürtünme
- sürtme
noun - sürtünme
- friksiyon
- sürtüşme
fusion
- füzyon
- erime
- kaynaşma
- birleşme
gauge
- ölçmek
- tartmak
- ayarını hesaplamak
- değer biçmek
noun - ayar
- ölçü
gradient
- eğim
- meyil
- düşüm
- irtifa
- düğüm
adjective - derece derece değişen
slope
incline
hill
rise
rising ground
bank
ramp
acclivity
grid
- ızgara
- şebeke
- sistem
- parmaklık
handout
sadaka
debunk
- putları kırmak
- gerçeği göstermek
- açığa çıkarmak
explode
deflate
puncture
quash
knock the bottom out of
expose
show in its true light
discredit
disprove
contradict
controvert
confute