A Flashcards

1
Q

Jetzt gibt’s nichts mehr zu überlegen, wer A sagt muss auch B sagen.

A

Düşünecek bir şey yok, başladığın işin gerisini getir.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
2
Q

Hier ist Disziplin das A und O.

A

Burada disiplin esastır.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
3
Q

Gegenseitiges Vertrauen ist das A und O einer Ehe.

A

Evlilikte karşılıklı güven esastır.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
4
Q

Er weiß nicht das A und O des Problems.

A

İşin esasını bilmiyor.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
5
Q

Ich habe den Vertrag von A bis Z gelesen.

A

Sözleşmeyi baştan sona okudum.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
6
Q

Deine Behauptungen sind von A bis Z falsch.

A

İleri sürdüklerin A’dan Z’ye yanlış.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
7
Q

Das Kind hat Aa in die Hose gemacht.

A

Çocuk altını pisletti.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
8
Q

Er ist glatt wie ein Aal.

A

Ele avuca sığmaz. / Kaypağın biridir.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
9
Q

Er krümmt sich wie ein Aal.

A

Kıvranıp duruyor. / Çok zorlanıyor.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
10
Q

Er aalt sich gemütlich auf der Wiese.

A

Çayıra uzanmış gerinip duruyor.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
11
Q

Er ist ein faules Aas.

A

Miskinin biri.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
12
Q

Er ist ein vornehmes Aas.

A

Züppenin biri.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
13
Q

Wo er wohnt, weiß kein Aas.

A

Onun oturduğu yeri bilen yok.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
14
Q

Wo ein Aas ist, da sammeln sich die Geier.

A

Leşin olduğu yere akbabalar üşüşür.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
15
Q

Er ist ein Aas auf der Baßgeige.

A

Çok becerikli / Marifetli bir insandır.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
16
Q

Ab und zu kam die Sonne aus den Wolken heraus.

A

Arada sırada güneş bulutların arasından görünüyordu.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
17
Q

Ich geh’ mal die Treppe auf und ab.

A

Hele bir merdiveni inip çıkayım.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
18
Q

Ich sehe ihn ab und zu.

A

Onu ara sıra görüyorum.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
19
Q

Ab durch die Mitte.

A

Geç bakalım. / Haydi yürü.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
20
Q

Ab nach Kassel.

A

Yürü haydi, yürü.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
21
Q

Ab damit.

A

Kaldır götür bunu.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
22
Q

Auf und ab des Lebens.

A

Hayatın cilveleri.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
23
Q

Nichts wie ab.

A

Hiç durma, çabuk kaçalım.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
24
Q

Ab die Post.

A

Hemen yürü.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
25
Q

Hut ab vor ihm.

A

Şapka çıkarılacak biri doğrusu, bravo.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
26
Q

Ab morgen rauche ich nicht mehr.

A

Yarından tezi yok sigarayı bırakıyorum.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
27
Q

Ab Sonntag fange ich mit dem Fasten an.

A

Pazar günü oruca başlıyorum.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
28
Q

Ich habe mir die Finger abgearbeitet.

A

Çalışmaktan parmaklarım ağrıdı.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
29
Q

Eher beißt er sich die Zunge ab, als

dass er seinen Fehler zugibt.

A

Dilini keser de hastasını kabul etmez.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
30
Q

Davon beißt die Maus keinen Faden ab.

A

Bu böyle olacak, daha iyisi can sağlığı.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
31
Q

Ich sage niemandem etwas, eher beiße ich mir die Zunge ab.

A

Dilimi koparırım da kimseye bir şey söylemem.

32
Q

Er hat schon seinen Teil abbekommen.

A

O payını aldı.

33
Q

Das Mädchen ist ein Abbild ihrer Mutter.

A

Kız tıpkı anasına benziyor.

34
Q

Ich muss dir Abbitte leisten; ich habe dir vorher nicht geglaubt.

A

Sana daha önce inanmadığım icin özür dilerim.

35
Q

Ich werde meiner Mutter Abbitte tun; ich habe sie gekränkt.

A

Annemi üzdüm, ondan özür dileyeceğim.

36
Q

Brich dir keine Verzierung ab und sag ja.

A

Mırın kırın etme, evet de.

37
Q

Er hat alle Brücken hinter sich abgebrochen.

A

Herkesle ilişkisini kesti.

38
Q

Niemand läßt sich von seinen Gewohnheiten abbringen.

A

Huylu huyundan vazgeçmez.

39
Q

Ich lasse mich von meinem Vorhaben nicht

abbringen.

A

Kimse beni amacımdan vazgeçiremez.

40
Q

Das alte Haus wurde auf Abbruch gekauft.

A

Ev, yıkılıp yerine yenisi yapılmak üzere satin alındı.

41
Q

Das tut unserer Freundschaft keinen Abbruch.

A

Bu, bizim dostluğumuzu bozamaz / sarsamaz.

42
Q

Es ist noch nicht aller Tage Abend.

A

Gün doğmadan neler doğar.

43
Q

Ein Glas Wein würde mir gut tun, um den

Abend abzurunden.

A

Akşam bitirmek için bir bardak şarap iyi gider.

44
Q

Er ist unschuldig, darauf nehme ich das Abendmahl.

A

Kalıbımı basarım, o suçsuz.

45
Q

Aber, aber, aber.

A

Ne yapıyorsun? / Olur mu böyle şey? / Dur hele!

46
Q

Ich will kein Aber hören.

A

Ama mama dinlemem.

47
Q

Aber geh.

A

Yok canım. / Deme yahu.

48
Q

Hast du das nicht gewusst? - Aber doch.

A

Sen bunu bilmiyor muydun? - Biliyordum tabii.

49
Q

Willst du nicht mitkommen? - Doch, aber ich habe kein Geld.

A

Benimle gelmek istemiyor musun? - Evet, ama hiç param yok.

50
Q

Er hat mein Angebot ohne Wenn und Aber angenommen.

A

Önerimi şartsız şurtsuz kabul etti.

51
Q

Er hat bei uns abgegessen.

A

Onunla ilişkiyi kestik.

52
Q

Für dich ist dieser Zug schon abgefahren.

A

Bu fırsatı kaçırdın artık.

53
Q

Ich habe mich mit meinem Schicksal abgefunden.

A

Ben kaderime razı oldum.

54
Q

Er hat sich einen guten Abgang verschafft.

A

Giderayak iyi etki bıraktı.

55
Q

Mir scheint, du findest keinen Abgang.

A

Anlaşılan, ne yapacağını bilmiyorsun. / Çaresiz kalmışsın.

56
Q

Mensch, mach’ einen Abgang, sonst breche ich dir alle Knochen.

A

Defol başımdan be adam, yoksa kemiklerini

kırarım.

57
Q

Mit solchen Menschen gebe ich mich

nicht ab.

A

Böyle insanlarla muhatap olmam.

58
Q

Ich bin ganz abgebrannt.

A

Beş param kalmadı. / Meteliğe kurşun atıyorum.

59
Q

Das ist eine abgefeimte Drohung.

A

Bunun altında bir tehdit var.

60
Q

Er lässt sich nichts abgehen.

A

Canı çok kıymetlidir. / Hiçbir şeyden geri kalmaz.

61
Q

Du gehst mir sehr ab.

A

Kendini fazla koyverdin / bıraktın.

62
Q

Das war eine abgekartete Sache.

A

Bu önceden hazırlanmış bir komploydu.

63
Q

Er ist bei mir schon abgemeldet.

A

Onu defterden sildim.

64
Q

Ich bin nicht abgeneigt, sein Angebot anzunehmen.

A

Önerisi bana fena gelmiyor.

65
Q

Er hat bei der Prüfung gut

abgeschnitten.

A

Sınavı iyi atlattı.

66
Q

Das Wetter ist kalt, abgesehen davon fühle ich mich heute nicht gut.

A

Hava soğuk, üstelik kendimi de iyi

hissetmiyorum.

67
Q

Das Brot ist abgestanden.

A

Ekmek bayatlamış.

68
Q

Hier ist die Luft abgestanden, bitte mach das Fenster auf.

A

Burası havasız kalmış, pencereyi aç lütfen.

69
Q

Das Kind ist der Abgott seiner Mutter.

A

Anne, cocuğunu taparcasına seviyor.

70
Q

Er will mir das Wasser abgraben.

A

Arkamdan kuyumu kazmak istiyor.

71
Q

Meine Brille ist mir abhanden gekommen.

A

Gözlüğüm kayıplara karıştı.

72
Q

Was hast du hier zu tun, hau ab.

A

Senin ne işin var burada, çek arabanı.

73
Q

Ich weiß, dass ich ihm abhold bin.

A

Benden hoşlanmadığını biliyorum.

74
Q

Er war sogar einer Tasse Kaffee nicht abhold.

A

Bir fincan kahvemizi bile içmedi.

75
Q

Nachdem er etwas Dampf abgelassen

hat, beruhigte er sich.

A

Öfkesi geçince sakinleşti.